Meyvelerle her gün makul miktarda (10 gram civarında) doğal fruktoz kazanımımız normaldir. Ama ne var ki karaciğerlerimizin fruktozu işleme kapasitesi son derece sınırlıdır.
Oysa “YENİ DÜNYANIN YENİ VE YANLIŞ BESLENME MODELİ”, bedenlerimizi, özellikle de karaciğerlerimizi neredeyse bir “FRUKTOZ ÇÖPLÜĞÜ” haline getirmiş durumda. Zira meyve şekeri olarak da bilinen fruktozu sadece meyvelerden almıyoruz.
Mısır nişastasından elde edilen çakma, zararlı ve toksik “yapay fruktoz” her gün farklı besinlerle bedenimize korkutucu miktarlarda girebiliyor. Fruktoz bazen paketlenmiş atıştırmalıklar, bazen masum zannettiğimiz meyve suyu konsantreleri, kolalı ve gazlı içecekler, gazozlar, şeker eklenmiş maden sularıyla, bazen de kremalar, soslar, ketçaplar ve benzerleriyle vücudumuza sinsice dahil oluyor. Oysa yukarıda da belirttiğim gibi karaciğerimizin fruktozu işleme/temizleme kapasitesi son derece sınırlı. Karaciğerlerimiz günde en fazla 15-20 gram kadar fruktozu işleyebiliyor. Ne var ki mevcut “yanlış beslenme düzeni” ile bedenimize fruktoz girişi “GÜNDE 100 GRAM”ı bile geçebiliyor. Peki, sonuç ne?
SONUÇ NET VE AÇIK: Karaciğerde yağlanma hatta iltihaplanma hatta zamanla sirozla, karaciğer kanseri ile bile sonuçlanabilen son derece tehlikeli bir yolculuk! Üstelik aşırı fruktoz yükünün zararı yalnızca karaciğer hasarıyla sınırlı da değil. FRUKTOZUN ZARARLARI listesine rahatlıkla başka pek çok hastalık veya sağlık tehdidini ekleyebilirim.