Kalça ağrısı yaşıyorsanız dikkat! Nedeni bu hastalık olabilir...
Kalça eklemi vücutta en sık kullanılan eklem olduğu için ağrısı durumunda günlük yaşamı olumsuz yönde etkiler. Yürüme, eğilme, bacakları hareket ettirme gibi tüm fiziksel aktivitelerde kalça eklemi kullanılır. Dolayısıyla bu eklemde oluşan bir hastalık günlük aktivitelerin yapılmasının önünde büyük bir engel teşkil eder. Kalça eklemine bağlı herhangi bir olumsuzluğu işaret eden kalça ağrıları mutlaka ciddiye alınmalı... İşte yaygın olarak kalça ağrısına neden olan hastalık ve tedavisi...
Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Ali Kemal Erdemoğlu, kalça kireçlenmesinin, eklem içindeki kemikleri örten kıkırdaklı yapıların çeşitli nedenlerle aşınarak alttaki kemiğin deforme olmasına neden olmasının tıbbi adı olduğunu, 55 yaş ve üstü kişilerin kalça kireçlenmesi olan bir yaş grubu olarak kabul edildiğini belirtiyor. Ancak, doğuştan kalça çıkığı ve sonrasında kalça çıkığı olan hastalarda daha erken yaşlarda görülebiliyor. Kalça kireçlenmesinin en belirgin semptomları arasında kalça ağrısı ve eklemi tam olarak hareket ettirememe yer alıyor. Hastalığın ana özelliği, bacak ve kalça eklemlerinin yanlış kullanımı ile kendini gösteren, zamanla kalıcı hale gelen ağrı oluyor. Ağrı kalça bölgesinde başlasa da kasık bölgesine ve dizlere de yayılabiliyor. Kalça kireçlenmesi, PRP yöntemi ile tedavi edilebiliyor.
Kök hücrelerin vücudumuzda henüz dönüştürülmemiş ana hücreler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdemoğlu, kök hücrelerin nasıl etki ettiğini anlatıyor; “Aktive edilmiş kemik iliği veya yağdan türetilmiş mezenkimal kök hücreler, uygulama alanında biyoterapötik bir yanıt ortaya çıkarır. Hasarlı dokuda onarım ve yeni doku oluşumunu sağlarlar ve bir tür yara iyileşmesi görevi görürler. Diz ve kalçaya uygun adipoz yağlı dokudan eklem için uygun hücre yapılmakta ve kıkırdak oluşumu sağlanmaktadır.”
Hastanın hissedebildiği ilk etkiye tedaviden yaklaşık 1 ay sonra ulaşılıyor, iyileşme süreci ilk 2-3 ayda güçlü bir etki gösteriyor ve 6. ayda yavaş yavaş görevini tamamlıyor. Tedaviden sonraki 21 gün önem taşıyor. Bu işlem sırasında mümkün olduğunca dinlenmeye çalışılması ve kalça eklemine yük bindirilmemesi gerekiyor. Kök hücre tedavisinden en yüksek kür oranını elde etmek için bu dinlenme süresinin önemsenmesi gerekiyor.
Prof. Dr. Erdemoğlu, yağ dokusunun kök hücrelerden zengin dokulardan biri olduğunu, çıkarılan yağ dokusunun özel olarak işlendiğini ve içindeki kök hücrelerin izole edildiğini belirtiyor. Bu işlem yaklaşık 1-2 saat sürüyor. Hazırlanan kök hücreler dizin hasar gördüğü ve hücrelerin iyileşmesi beklenen yerlere uygulanıyor. Diz kıkırdak hasarı durumunda, kök hücrelerin sadece hasarlı bölgede hareket etmesini ve diz eklemine yayılmamasını sağlamak kollajen veya hyalüronik asit bazlı taşıyıcılar ile hedeflenebiliyor. Kök hücreler vücudun kendi hücreleri olduğu için tedavinin amacı dokunun kendisini iyileştirmek ve yenilemek oluyor.
Trombositten zengin plazma olan PRP yönteminde kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositler aktive edildiğinde iyileştirici proteinler salgılıyor. Bu sayede hasarlı doku iyileşmeye ve yenilenmeye başlıyor. PRP tedavisinde kullanılan trombositler, hastanın kendi kanından bir örnek alınarak, kişinin ağrı hissettiği bölgeye enjekte edilmesiyle elde ediliyor.
Bu tedavi sayesinde birçok hastalık ve hastalığın neden olduğu ağrılar giderilebiliyor. PRP ile yaygın olarak; omuz ağrısı, tenisçi-golfçü dirseği, ACL yaralanması ve ağrı şikayetleri, topuk dikeni, kavrama ağrısı, kas gerginliği problemlerinde tedavi amaçlı kullanılıyor.
Her iki yöntem hem kalça hem de diz hastalıklarında da oldukça etkili
Prof. Dr. Erdemoğlu, diz ekleminin insan vücudundaki en büyük eklem olduğunu ve kronik diz eklem ağrısının birçok nedeni olduğunu belirtiyor; “Günlük aktiviteler normale yakın diz eklemi fonksiyonu gerektirir. Uyluk kemiğinin alt ucu, incik kemiğinin üst ucu ve diz kapağı diz eklemini oluşturur. Uyluk kemiği ve incik kemiği bağlı büyük bağlar diz stabilitesini sağlarken, uzun uyluk kasları güç sağlar. Üç kemiğin birbirine değdiği eklem yüzeyleri kıkırdak ile kaplıdır. Bu kıkırdak bir yastık görevi görür. Bu sayede kemikler birbirine kolayca hareket edebilir. Zamanla bu kıkırdakların hasar görmesi ve kireçlenmesi günlük yaşamı etkileyen diz ağrısına neden olabilir. Kronik diz eklem ağrısının birçok nedeni vardır ve hastalık ilerlemeden tedavi edilmesi çok önemlidir."
Prof. Dr. Erdemoğlu, kireçlenmenin, kronik diz ağrısının en yaygın nedeni olduğunu belirtiyor. Osteoartrit, romatoid artrit ve travmatik artrit, kronik diz eklem ağrısına neden olan artrit türleri arasında yer alıyor.
Diz ağrısının PRP ile tedavisi genellikle algoloji alanında ilk tercih oluyor. Kan damarlarında yaraları ve ağrıları iyileştiren hücreler bulunuyor, diz ekleminde bu hücrelerin yetersiz sayıda olması nedeniyle iyileşme süreci zorlaşıyor. Bu nedenle PRP yöntemi kullanılarak iyileşen kan hücreleri direkt olarak dizdeki kusurlu bölgeye enjekte ediliyır ve kısa süre içerisinde tedavi ediliyor.
PRP ve kök hücreler farklı kaynaklardan geliyor. PRP kanınızdan ayrılan trombositlerden yapılıyor. Kök hücreler, vücudun farklı bölümleri (yağdan gelen kök hücreler) ve amniyotik kaynaklar dahil olmak üzere çeşitli olası kaynaklardan gelebiliyor. Yetişkin kök hücreler vücudun birçok yerinde bulunuyor. Bununla birlikte, kök hücre tedavisi gerektiğinde, bu hücreler genellikle vücut yağından ve kemik iliğinden elde ediliyor. PRP ve kök hücre fark etmeksizin hangi yöntemin uygulanacağına alanında uzman kişilerce karar verilmesi önem taşıyor.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu açıkladı: Yaşlanmayı hızlandıran ZOMBİ HÜCRELERİ YOK EDİYOR! Sofranızdan eksik etmeyeceksiniz! Kuversetin zengini 10 besin
“Sürekli nezleyim, bir türlü iyileşemiyorum'' diyorsanız dikkat! Sebebi alerjik rinit olabilir! Alerjik rinite karşı 10 etkili öneri...
Çocuklarda bağırsak enfeksiyonu ve hijyene dikkat
Bu hastalıkta erken tedavi ölüm oranını düşürüyor
UNICEF’ten HIV uyarısı