Kadınların korkulu rüyası: Tekrarlayan düşükler
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. G. Güvenç Karlıkaya, ilk iki gebeliğinde düşük yapan kadınların üçüncü gebeliğinde bebeği kaybetme riskinin yaklaşık yüzde 30 oranında arttığını belirtti. Op. Dr. Karlıkaya, tekrarlayan düşüklerin tedavisi için öncelikle kadının anatomik yapısını incelediklerini belirtti.
Hamilelekilerde arka arkaya iki kez düşük yaşanması durumuna 'tekrarlayan düşük' deniliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. G. Güvenç Karlıkaya, tekrarlayan gebeliklerin yüzde 50'sinde bir neden bulunamadığını, yüzde 50'sinde ise sebebin bulunduğunu ve sağlıklı bir hamilelik geçirilmesini sağlayabildiklerini belirtti.
'Tekrarlayan düşüklerde öncelikli olarak kadın anatomisi incelenmeli'
Op. Dr. G. Güvenç Karlıkaya, tekrarlayan düşüklerin tedavisi için öncelikle kadının anatomik yapısını incelediklerini belirterek, "Rahimde gebeliğe engel bir durum var mı diye bakıyoruz. Organ doğuştan yarım, kalp ya da ikiye ayrılmış şekilde olabiliyor. Bu yapılara sahip kadınlar arasında doğum yapanlar da var ama gebeliği sürdürme ve erken doğum riskleri daha fazla" dedi.
Dr. Karlıkaya, tekrarlayan düşüklerin diğer nedenlerini de sıraladı ve şunları söyledi:
"İkinci olarak kadınların hormonlarına bakıyoruz, diyabet ve obezite riskini değerlendiriyoruz. Annede doğuştan ya da sonradan gelişen pıhtılaşma sorunları bulunabilir. Teorik olarak, bebeğin oluşması sırasında fetusun beslenmesi için büyük bir kanlanmaya ihtiyaç var. Bu durum, mikro damarların tıkanmasına yol açıyor. İmmünolojik faktörler de önemli. Vücut, fetusu yabancı olarak bir cisim olarak görüp, atmak isteyebilir. Düşüklerin en büyük nedeni, bebeklerdeki kromozomal sorunlardır ancak bazen anne ya da baba fark etmeden genetik bir sorunun taşıyıcısıdır. Kendilerinde problem yaratmaz ama bebekte yaratabilir."
Op. Dr. G. Güvenç Karlıkaya, araştırmaların ardından uyguladıkları tedavilere de değindi. Rahimdeki anatomik sorunların histereskopik, laparoskopik ya da açık operasyonlarla ortadan kaldırıldığını anlatan Karlıkaya, obezite ve diyabet gibi hormonal problemlerin, ayrıca pıhtılaşma sorunlarının kontrol altına alınabildiğini, immünolojik faktörlerin etkili olduğu durumlarda immün sistemi baskılayan ilaçlar verilebildiğini, genetik sorunların varlığında ise hastalara tüp bebek tedavileri önerdiklerini sözlerine ekledi.