İBS ile Clostridioides difficile bakterilerinin ilişkili olabileceği belirten birçok çalışma var. Öyle ki Clostridioides difficile enfeksiyonuna (CDI) sahip bireylerin irritabl bağırsak sendromu geliştirme riskinin yüksek olduğu belirtiliyor. Bu durumun enfeksiyon sonrası İBS semptomları ile karakterize olduğunu ve CDI’yi takiben hastaların %25’inde İBS ile sonuçlandığı belirtiliyor.
Düşük kalorili bir diyet çözüm değil
Bağırsak mikrobiyomumuz trilyonlarca mikroorganizmadan oluşur ve parmak izi gibi kişiden kişiye farklılık gösterir. Örneğin, hafif kilolu veya obez kişilerde mikrobiyata normal vücut ağırlığına sahip kişilerde bulunandan farklı olabiliyor. Kilo alıp verme döngüsünün vücudumuz üzerinde nasıl bir etkisi var, bir de bunu inceleyelim istiyorum. Batı tipi diyet gibi yağ/şeker içeriği fazla yüksek kalorili diyetler yerine, çok düşük kalorili bir diyetin bağırsak mikrobiyatasının bileşimini önemli ölçüde değiştirdiğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Geçtiğimiz ay Nature dergisinde yayımlanan araştırmada araştırmacılar, çok düşük kalorili bir diyetin bağırsak mikrobiyotası bileşimini önemli ölçüde değiştirdiğini söylüyor ve bu diyetlerin ishal ve kolit ile ilişkili olan Clostridioides difficile’nin artışına yol açtığını bildiriyor. Bu etkiyi araştırmak için 80 katılımcıdan 16 hafta boyunca günde 800 kalori ve daha az tüketmeleri istenmiş. Çok düşük kalorili bir diyetin, bağırsak mikrobiyomunu ciddi şekilde değiştirdiği ve Clostridioides difficile bakterisi için kolonizasyon direncini azalttığı gözlemlenmiş.