İstanbul Aile Hekimleri Derneği 4. kongresini gerçekleştiriyor
Türkiye'nin dört bir yanından 750 aile hekiminin katıldığı İKON 2017 26 Mayıs'a kadar sürecek. Türkiye'deki aile hekimliğinin 12 yılını değerlendiren aile hekimleri, alanında uzman akademisyenler vasıtasıyla diyabet, otizm, erişkin aşılama, seboreik dermatit ve kepeklenme, bilinçsiz antibiyotik kullanımı gibi pek çok konuda bilgilerini tazeliyor.
Aile Hekimliği'ne yönelik yeni yönetmelik kafaları karıştırdı
İstahed Başkanı Dr. Engin Çapar'ın kongrenin açılış konuşmasında şöyle konuştu. "Ülkemizde aile hekimliği, pilot uygulama dönemiyle birlikte 12. yılını geride bıraktı. Bu süreçte önemli başarılara imza attık.“Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerle mümkündür” anlayışıyla hareket ettik ve aşılamada çok önemli bir ivme kazandık. Verem, Difteri, Boğmaca, Tetanoz, Çocuk Felci ve Menenjit aşılarının uygulanmasında yüzde 98’lere çıktık. Böylece, Difteri, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkarken, çocuk felci neredeyse hiç görülmedi. Kızamık, 1990'lı yıllarda 46 bin 761 kızamık vakasında 621 ölüm gerçekleşmişti. Aşılama kızamığın da önüne geçti. Ve ne mutlu ki kızamıktan ölüm oranı sıfırlandı."
Son dönemde ailelerin bilinçsiz bir şekilde aşı reddinde bulunmasından şikayetçi olan Dr. Engin Çapar "yapılmayan her aşı, hem o çocuğumuz hem de tüm toplumumuz için tehlike saçıyor. Bu konuda bir an önce mevzuat düzenlemesi yapılmazsa bugün ortadan kaldırmakla övündüğümüz birçok bulaşıcı hastalık yeniden gün yüzüne çıkabilir ve toplumumuzu tehdit etmeye başlayabilir" dedi.
Aile hekimliği uygulamasının başlamasıyla birlikte anne ve bebek ölümlerini önlemede önemli bir gelşme yaşandığını vurgulayan Çapar, 2010 yılında 100.000'de 16,4 olan anne ölümleri gebe takipleri sonucu, 15,2 ye düştüğünü belirtti. 2010 yılında bebek ölüm hızı 1000 canlı doğumda 10.1 iken aile hekimliği uygulanmaya başladıktan çok kısa bir süre sonra, 2014 yılında, bu oran 7.6’lara gerilediğini söyledi. 5 yaş altı çocuklarda 1000 doğumda gerçekleşen ölüm hızı 2010 yılında 16,4 iken 2014 yılında 9,7’ye gerilediğini belirtti.
Sadece anne ve bebeklerin takibini yapmakla yetinmeyerek birinci basamak tanı, tedavi ve danışmanlık yapıyor, koruyucu sağlık hizmetleri de verildiğini söyleyen Dr. Engin Çapar, hastalığı tedavi etmeden önce, hastalığı önleme prensibiyle hareket edildiğini belirtti. Bu yöntemli hem iş gücü kaybını önlüyor hem de ilaç tüketiminin azaltıldığını belirten Çapar sözlerine şöye devam etti "yani hem vatandaşlarımızın sağlığını hem ülke ekonomimizi korumuş oluyoruz. Kanser taramaları yapıyor, obezite hakkında bilgilendiriyor, uyuşturucuyla mücadele ediyoruz."
Ücretler ve izinler de gündemde
AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer de kongreye katıldı. Özer konuşmasında aile hekimlerinin uğradığı hak kayıplarına vurgu yaptı.
AHEF olarak, aile hekimliğinin daha güçlü ve efektif uygulaması için de büyük çaba harcandığını belirten Dr. Gürsel Özer "Türkiye’de aile hekimliği 12. yılını geride bıraktı ancak geçen sürede hala bir yasa çıkartılamadı. 80 milyonu yakından ilgilendiren bu meslek grubu, “Aile Hekimliği Uygulama ve Ödeme Yönetmeliği” ile yönetiliyor. Ancak yönetmelikte, zaman zaman, deyim yerindeyse günü kurtarmak için yapılan değişiklikler, yeni açmazları da beraberinde getiriyor. Ücretlerimizden, izinlerimize kadar birçok hakkımız elimizden alınıyor" dedi.
Dr. Gürsel Özer konuşmasını bir örnekle sürdürdü "bir önceki yönetmelikte yapılan katsayı hesaplaması değişikliğiyle aile hekimlerinin ücretlerinde % 6 oranında hak kaybı yaşandı. 2011 yılında reel maaş kaybı 3.120 TL oldu. Her yıl kademe kademe artan bu kayıp, 2016 yılında 5.151 TL’ye ulaştı ve 6 yıllık toplam kayıp 25.591 TL oldu. Konuyla ilgili çalışmamızı bakanlığımıza da sunduk ve haklı bulunduk. Şimdi gerekli düzenlemenin yapılmasını bekliyoruz."
Kongrede aile hekimlerinin izin günlerine de değinildi
Aile hekimlerinin en büyük çatı örgütü AHEF, bir süre önce doktorların izin konusunu mahkemeye taşıdı ve başarılı oldu. Danıştay, doktorları haklı bularak, yönetmeliğin, aile hekimlerinin izinlerini kullanmalarını engelleyen maddesinin yürütmesini durdurdu. Böylece, aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının kullanmadıkları izinlerini bir sonraki sözleşme dönemine aktarması mümkün oldu. Fakat yasal düzenleme yapılıncaya kadar aile hekimlerinin izin yapamaması riski oluştu.
"Bakanlığın gönderdiği yeni bir yazı, izin konusunu bir kez daha bilmeceye çevirdi" diyen Dr. Gürsel Özer "Bakanlık, kanunda düzenleme yapılıncaya kadar, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesi çerçevesinde izin yapabileceğini açıkladı. Ama bu kez de ücret konusunda belirsizlik ortaya çıktı. Bakanlığın izinlerle alakalı yazısının atıfta bulunduğu yasaya göre, aile hekimlerinin ücretlerini alarak izne çıkması gerekmekte" dedi.
Aile hekimlerinin çalıştıkları gün üzerinden ödeme aldığını ve izin günleri de çalışılan gün olarak kabul edildiği için ödemelerinde bir kesinti olmaması gerektiğini vurgulayan Özer "Bakanlık, üst mahkemenin belirttiği sürece kanun yapmadı, yönetmelik hazırlamadı. Kanun ve yönetmelik olmadığı halde hukuki normlarla bağdaşmayacak şekilde, sadece resmi yazıyla izin günlerimiz 30 günden 20 güne düşürüldü. Aynı şekilde kadın meslektaşlarımızın süt izinleri azaltıldı. Aile hekimlerinin izinlerinin, kanunu olmadan sadece bir yazıyla düzenlenmeye çalışılması, üstüne üstlük sağlık çalışanlarına ciddi bir hak kaybı yaşatılması kabul edilemez." diye konuştu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en temel yolu! Uzman uyardı
Fazla tüketimi yarardan çok zarara neden oluyor! Uzman uyardı
Günde 7 bin adım atmak beyninizi nasıl değiştiriyor?
Yapay zekadan hayat kurtaran adım! İnme zamanını önceden hesaplıyor
BU KAHVALTI ZEKAYI AÇIYOR! Canan Karatay 'Süper besin' diyerek önerdi! 5 dakikada hazır!