Daha çok cinsel yolla bulaşan bu virüsü önleyen tek şeyin kondom olduğunu ancak onun da sadece yüzde 50 önleyebildiğini söyleyen Prof. Dr. Hüsnü Çelik şunları kaydetti: “En önemli korunma yöntemi tek eşlilik. Çiftlerin tek eşli olması HPV geçişini önlüyor ve insidansını azaltıyor. Gündemde olan bir diğer önlem ise HPV aşıları. Ülkemizde de bulunan 4’lü aşı ve dünyada henüz sınırlı olan 9’lu aşı. 16 - 18 ile 6 - 11 tiplerine karşı bir aşılama söz konusu. Rahim ağzı bölgesinde nötrazilan antikorları var. Aşı bu bölgedeki nötralizan antikorları arttırarak HPV’nin tutunmasını engelliyor.”
“Aşı ile vücuttaki immun sistem birbirleriyle çok ilintili. Bağışıklık sisteminin en yüksek olduğu dönem, 11 ile 13 yaş aralığıdır. Normalde 3 doz yapılan aşı, eğer bu yaş aralığında yapılırsa tek dozun bile yeterli olabileceğine dair yayınlar çıkmaya başladı. Aşı çalışmalarının ilk yapıldığı yaş 13 - 26 yaş arasıdır. Bu yaş aralığında 2 doz yapılsa bile yeteceğine dair yeni çalışmalar olsa da, biz hala rutin 3 doz öneriyoruz. Yapılan çalışmalar, aşının 45 yaşın üzerindeki kadınlarda da etkinliği olduğunu gösteriyor. Ancak artan yaşla beraber aşının koruyuculuğu azalıyor. Normalde aşının koruyuculuğu yüzde 97 ile yüzde 99 arasındadır fakat ilerleyen yaşla beraber korunma oranı biraz daha azalıyor. Aşı yapılmış olması da tam korunma anlamına gelmez çünkü biz aşıyı 2 tipe karşı yapıyoruz. Dolayısıyla diğer tipleri açısından mutlaka kişinin taramalarına devam etmesi gerekiyor. Dokuzlu aşı yapılsa bile taramalara devam edilmesi gerekiyor. Bu taramaların HPV, smear şeklinde ve önerilen kılavuzlar çerçevesinde yapılması gerekiyor.”
"HPV korkulacak bir hastalık değil"
Kendinde HPV varlığını bilen bir kadının, kendinde HPV olduğunu bilmeyen bir kadına göre aslında çok daha şanslı olduğunu belirten Prof. Dr. Hüsnü Çelik sözlerine şöyle devam etti: “Gerekli değerlendirmeler yapıldıktan sonra ve takiplerine devam ettiği sürece HPV taşıyan kadında rahim ağzı kanser olma ihtimali neredeyse yok gibi. HPV rahim ağzında hemen kansere neden olmuyor. Bundan çok daha önce kanser öncüsü lezyonlar var. Bunlardan da bazılarında uzunca yıllar sonra kanser ortaya çıkıyor. Kanser öncüsü lezyonların tedavileri çok basit ve sedasyon dediğimiz hafif anestezi altında ağrısız bir şekilde 3-5 dakikalık bir işlemle yapılabiliyor. Bunlar günübirlik işlemler ve hastanede yatış gerektirmiyor. Bir saat içerinde evine gidebiliyor. Burada tekrar vurgulanması gerekenleri sıralamak gerekirse en önemli basamak kadınların HPV taramasını yaptırması, HPV varlığında gerekli değerlendirmelerin yapılması, bir lezyon varsa tedavisi, herhangi bir lezyon yoksa önerilen takip sürelerine bağlı kalmasıdır."