DOÇ. Dr. Koç, horlama vakalarının teşhis ve tedavi süreçlerinde birçok yöntemden yararlanıldığına dikkat çekerek, "Horlama şikâyetiyle uzman hekime başvurulduğu zaman horlamanın düzeyi, kişinin sağlık geçmişi ve yaşam tarzına ilişkin detaylar saptanır. Genel olarak ilk aşamada hastanın ne sıklıkla horladığı, horlama sesinin ne düzeyde olduğu ve gün içinde kendini yorgun hissedip hissetmediği öğrenilir. Eğer çok daha ciddi bir uyku bozukluğundan şüphe ediliyorsa hekim, polisomnografi adı verilen uyku testine öncelik verebilir. Uyku testinde kişinin beyin dalgası aktiviteleri, nefes alma ve nefes durmaları, oksijen düzeyi, kalp atış hızı, uyku esnasında gerçekleştirdiği hareketler ve uyku döngüleri analiz edilir. Ameliyatsız horlama tedavileri; yaşam tarzında ciddi değişiklikler, ilaçlar, oral aparatlar ve burun şeritleri gibi unsurları içinde barındırır" dedi.
CERRAHİ ÇÖZÜMLER GEREKEBİLİR
Bunun yanında şiddet düzeyi yüksek olan horlama vakalarında cerrahi çözümlere yönelmek gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Koç, "Bu tip ameliyatlarda temel amaç, fazla olan dokuyu ufaltmak/ çıkarmak ve böylece hava akışını rahatlatmaktır. Septoplasti, konka küçültme, UPPP (Uvulopalatofaringoplasti), adenoidektomi, tonsillektomi, dil kökü küçültme ve supraglottoplasti sık tercih edilen cerrahi yöntemler arasındadır" dedi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
HORLAMAYLA beraber oluşan belirtilerin, kimi hastalıkların erken dönemde keşfedilmesine yardımcı olabildiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Koç, "Uyku esnasında şahit olunan solunum duraklamaları, gündüz saatlerinde aşırı şekilde uykulu olma hali, konsantrasyonda zorlanma, sabah saatlerinde şiddetli baş ağrısı, uyanma sırasında boğazda ağrı hissi, yüksek tansiyon, huzursuz uyku hali, göğüs ağrısı, çocuklarda davranış ve odaklanma problemleri, konuşma bozuklukları ve ağız kuruluğu hissine sebep olabilir" dedi.