Sindirim yolu rahatsızlıklarından kaynaklanan hıçkırıklar
Mide şişkinliği, reflü, geğirme gibi rahatsızlıklar, diyaframın kasılmasına neden olan sinir alıcılarını harekete geçirir ve bu sinirler diyaframın kasılmasına neden olur. En sık ve uzun süreli hıçkırık genelde reflüsü olan hastalarda görülür. Reflü tedavisiyle birlikte hıçkırık şikayeti de kaybolur.Küçük bebeklerde mide büyüdüğü ve gaz yutulduğu için diyaframı etkileyen sinir alıcıları uyarılabilir. Bu yüzden bebeklerde sık hıçkırık nöbetleri görülür.Hıçkırık, yemek borusu kanserinin de bir belirtisidir. Yemek borusu kanseri hastalarının yaklaşık üçte birinde inatçı hıçkırıklar görülür.Mide ülserinde rolü olan H. Pylori mikrobu enfeksiyonu da şaşırtıcı bir şekilde hıçkırık nedenidir. Bu hastalık yapıcı bakteriler, asit üretimini artırarak yemek borusu cildini tahriş eder ve sinirleri uyarır.Alkol kullanmak da yemek borusunu tahriş ederek asit reflüsüne yol açar ve hıçkırığı tetikler.Hamilelik süresince bebek, anne karnında geçirdiği her gün boyunca biraz daha büyüyerek gelişmeye devam eder. Bebeğin büyümesiyle beraber diyafram üzerindeki baskı artış gösterir. Diyaframın bu baskıdan etkilenmesiyle beraber hıçkırık ortaya çıkar.
İlaç kullanımından kaynaklanan hıçkırıklar
Parkinson hastalarının yaklaşık yüzde 20’sinde hıçkırık yakınması olabiliyor. Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların içerisindeki maddeler diyafram sinirleriyle etkileşime geçerek hıçkırığa neden olduğu düşünülüyor.Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar, diyafram sinirlerini tetikleyen bazı içeriklere sahiptir. Bu yüzden kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarında hıçkırık olabiliyor.Bunların dışında zatürre, akciğerde sıvı toplanması ve akciğer tümörü de hıçkırığa neden olabilir. Ayrıca, sigara içenler, sürekli olarak hava yutmaları nedeniyle hıçkırığa eğilimlidirler.