Uzmanlardan ürkütücü hayvana şiddet uyarısı: Türk seri katillerin mi habercisi?
Erzincan Orduev'inde bir askerin yavru kediye yaptığı akıl almaz işkence Türkiye'de hayvanlara yönelik saldırganlığı bir kez daha gündeme taşıdı. Buna yönelik tepkiler sürerken yasal mevzuatın, hayvanları bu tür saldırganlıktan korumadığını ve hayvanlara işkence hatta tecavüz edenler için bile cezasızlığın asıl olduğunu ortaya koydu. Zaman zaman meydana gelen bu vahşeti sergileyenlerin ruhsal bir bozukluğu olduğunu belirten uzmanlar bir uyarı da daha bulundu: "Hayvana şiddet uygulayanların, insanlara da şiddet uygulaması ihtimali yüksek." Bu uyarılar ise pek çok filme de uyarlanan seri katillerin biyografilerini hatıra getirdi.
Haberin Devamı
/

Hayvanlara yönelik eziyet, işkence ve sadistçe davranışları değerlendiren akademisyenler olayın psikolojik ve hukuki boyutlarına dikkat çekerek, önemli uyarılarda bulundu.
/

Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berrin Özyurt, hayvanlara uygulanan şiddetin mutlaka dikkate alınması gerektiğini belirterek, hayvana şiddet uygulayanların, insanlara da şiddet uygulama ihtimallerini arttırdığının bilindiğini vurguladı.
Haberin Devamı
/

Hayvan hakları hukuku üzerine çalışmalar yapan Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Burcu Dönmez de hayvanların “mal değil, can” olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, caydırıcılıktan çok uzak olan bu cezaların kamu vicdanını tatmin etmediğini söyledi.
/

Yrd. Doç. Dr. Berrin Özyurt hayvana şiddet uygulayan kişilerle ilgili yapılan çalışmalarda, “hayvanlara uygulanan şiddetin yeterince dikkate alınmadığının” ifade edildiğini belirterek, “Literatürde, hayvana şiddet uygulanması, bunu yapanların, insanlara da şiddet uygulama ihtimallerini artırdığını gösteriyor” dedi.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Hayvan tacizi ve hayvana şiddet uygulamanın suç olarak ele alınmasının önemini vurgulayan ve bunun aile içi şiddetin bir göstergesi olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Berrin Özyurt, “Çocukluk döneminde şiddet görmek, kötü muameleye, ihmale maruz kalmak ve toplumsal şiddete şahit olmak, ileride hayvana şiddete dönüşebilmekte.
/

İnsanlar bir vakumda yaşamıyorlar, çevrelerinde şiddet gördüklerinde ya da şiddete maruz kaldıklarında onlar da çevrelerine bunu uyguluyorlar.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Evde şiddet uygulandığını gören ya da maruz kalan kişiler, öfke ve kızgınlıklarını güçsüz gördükleri canlılara ya da kişilere yöneltiyorlar, özellikle de hayvanlara ve çocuklara. Travmatik çocukluk geçirenler arasında hayvana yönelik şiddetin daha yaygın olduğu görülmekte” diye konuştu.
/

Özyurt, hayvanları taciz etmenin, onlara kötü davranmadın davranış bozukluğu olarak bilinen bir ruhsal bozukluğun semptomlarından bir tanesi olduğunu da vurguladı.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Burcu Dönmez de 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Değişikliği Taslak Metni henüz TBMM’den geçip yasalaşmadığı için sahipsiz hayvanları öldürmek ya da işkence etmenin hala “kabahat” kapsamında değerlendirildiğini belirterek, “Her şeyden önce hayvanların sahipli ya da sahipsiz birer mal değil can olduklarını, yasalarımızla da kabul etmeliyiz” dedi.
/

Doç. Dr. Dönmez, şunları anlattı: “Sahipsiz bir hayvanı öldürmenin ya da işkence yapmanın cezası, yalnızca Kabahatler Kanununa göre idari para cezası. Yasa değişikliğinin taslak metninde, sahipli ya da sahipsiz olmasına bakılmaksızın hayvanları kasten öldürmenin cezası, 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak öngörülüyor, fiilin işkence yapılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranda arttırılabiliyor."
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

"Hayvanlara işkence yapmak, cinsel ilişkide bulunmak suçlarına da hapis cezası öngörülüyor. Ancak mevcut uygulamaya baktığımızda, genellikle üst sınırdan ceza verilmediğini görüyoruz. Hükmün açıklanması geri bırakılıyor, ceza erteleniyor ve bu suçu işleyenin sabıkasına işlenmiyor."
/

"Yasa bu haliyle bile çıksa, hayvanı öldürenin yanına kar kalma ihtimali oldukça yüksek. Canavarca, tasarlayarak insan öldürseniz, ağırlaştırılmış müebbet alırsınız. Ancak bunu başka bir canlıya yaptığınızda, yalnızca şikayet ve hayvanın sahibi varsa para cezası alıyorsunuz."
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Hayvanlara kötü muamelenin önüne; hapis cezası ve alternatif olarak “kamu hizmetinde çalışma” gibi seçenek yaptırımlarla geçilebileceğini savunan Dönmez, şöyle devam etti: “Sahipli veya sahipsiz bir hayvana kötü davranan, döven, tecavüz eden, işkence eden, yaralayan veya ölümüne sebep olan bir kimsenin hapisle ve ağır para cezasıyla cezalandırılması, yeni yasada temel olmalı."
/

"Ancak tüm bunlara karşın ceza hukuku son çare olarak görülmeli. Cezai yaptırımlardan önce, ailede ve okullarda, hayvanlara nasıl davranılması gerektiğini doğru anlatmalıyız."
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

"Kamu vicdanını rahatlatmak açısından seçenek yaptırım imkanları da var. Hayvanlara karşı suç işleyenler, hayvan koruma derneğinde çalıştırılabilir, kamu hizmeti yaptırılabilir, psikolojik tedavi görmesi istenebilir. Böylece bu insan empati kurabilir, kamu vicdanı da rahatlar. Dünyada bunun örnekleri var."
Seri katilleri akla getirdi
/

Uzmanların hayvanlara yönelik şiddet uygulayanların psikolojileriyle ilgili uyarıları yaşamları filmlere de uyarlanan pek çok seri katilin hikayesini akla getirdi. Çocukluklarında şiddet görüp kötü muameleye maruz kaldıkları bilinen pek çok seri katilin ilk cinayetlerini hayvanları öldürerek işledikleri biliniyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Cinayetlere kedi öldürerek başlamıştı
/

Bu karakterlerin en bilinenlerinden biri de Edmund Kemper. Alkolik annesinden şiddet gördüğü bir ortamda büyüyen Kemper, ilk cinayeti evdeki kediyi öldürerek işliyor ve sonrasında da hayvanlara türlü işkenceler uyguluyor. 15 yaşındayken çiftliklerinde kaldığı büyükannesini ve büyükbabasını silahla öldüren Kemper, 1972-1973 arasında 10 kadını vahşice katletmişti.