Orta ve Doğu Avrupa'da oranlar çok yüksek
Euronews'te yer alan habere göre, 25 Ağustos Çarşamba günü Lancet'te yayınlanan çalışmanın baş yazarı İngiltere'nin Imperial College London'da görevli olan Macid Ezzati, "On yıllar boyunca tıbbi ve farmakolojik ilerlemelere rağmen, hipertansiyon yönetiminde küresel ilerleme yavaş oldu ve hipertansiyonu olan kişilerin büyük çoğunluğu tedavi edilmedi, düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük dezavantajlar var" diyor.Özellikle Macaristan, Polonya ve Hırvatistan gibi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde hipertansiyon oranları çok yüksek. Çalışma, bu ülkelerde Litvanya, Belarus ve Romanya ile birlikte tüm kadınların yarısından fazlasının hipertansiyona sahip olduğunu ortaya koydu.Bununla birlikte İsviçre, Birleşik Krallık ve İspanya da dahil olmak üzere Batı Avrupa ülkelerinde, hipertansiyon yaygınlığı tüm zamanların en düşük seviyelerine ulaştığı tespit edildi. Bu ülkeler ayrıca kadınlarda en düşük hipertansiyon oranlarına sahip ve bu oran bugün yüzde 24'ün altına düşmüş görünüyor.
Acil olarak yeni stratejilere ihtiyaç var
Avustralya'nın Sidney Üniversitesi'nden Clara Chow, “Küresel yaygınlıktaki artış ve yaklaşık yüzde 20'lik küresel kontrol oranları, kardiyovasküler hastalıkların birçok kişi için ana hastalık yükü olacağına dair önemli bir küresel uyanma çağrısı olmalıdır, özellikle de bu şekilde devam edersek” diyor.Hipertansiyon yükünü küresel olarak azaltmak için bir dönüşüm ve yenilikçi yaklaşımlara “acil ihtiyaç” olduğunu da sözlerine ekleyen Chow, “Teşhis ve tedaviyi artırmak için ve insanları kan basıncı yönetimleri konusunda bilgilendirmek için daha iyi stratejilere ihtiyacımız var” diyerek konunun aciliyetine dikkat çekiyor.Chow'a göre 'telemonitoring' yöntemi ile evde tansiyon izleme, kısa mesaj hatırlatıcıları ve sağlıklı davranışları teşvik etmek için diğer dijital sağlık müdahaleleri gibi dijital dönüşümün avantajlarını yaygın şekilde kullanmanın artık zamanı.