hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Haftada 1 bardak şekerli içecek çocukların beyin fonksiyonlarını bozuyor

    Haftada 1 bardak şekerli içecek çocukların beyin fonksiyonlarını bozuyor
    expand
    KAYNAK DHA

    Yeni araştırmalar, şekerli içeceklerin çocukların beyin fonksiyonlarını olumsuz etkilendiğini ortaya koydu. Çin’de yapılan araştırmayla ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Haftada 250 mililitre (1 bardak) tatlandırılmış içecek tüketen çocukların beyin fonksiyonları yüzde 30 oranında, 2 bardak tüketenlerin ise yüzde 60 oranında bozuluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Özetle şeker, çocukların beynin fonksiyonlarını ciddi oranda etkiliyor. Şekerle tatlandırılmış içeceklerden kastımız ise gazlı içecekler ve soğuk çaylar. Meyve sularını kastetmiyoruz. Çünkü meyve suları zaten şeker içeriyor. Ancak normalde meyve oldukça faydalıyken, yüksek oranda lif ve birçok vitamin içeriyorken, meyve suyu haline geldiğinde tüm liflerini kaybediyor. Bu nedenle meyve suyundan vitamin beklentimiz olmamalı. Buradaki asıl endişemiz, içerisine şeker eklenmemiş olsa bile, früktoz içeriyor olması” dedi.

    Çin’de yapılan yeni araştırma, çocukların haftada bir su bardağı (250 mililitre) şekerle tatlandırılmış içecek tüketmesinin beyne zarar verdiğini ortaya koydu. 6-12 yaş aralığındaki 7 bin çocuk üzerinde yapılan çalışmada, 1 su bardağı şekerli içecek tüketen çocukların beyin fonksiyonlarının yüzde 30, 2 su bardağı tüketen çocukların beyin fonksiyonlarının ise yüzde 60 etkilendiği görüldü. Araştırmayla ilgili detaylı bilgi veren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Keskin, bu miktarlar arttıkça ortaya daha kötü bir tablo çıktığını belirterek ailelere önemli uyarılarda bulundu.

    ÇOCUKLARIN BEYİN FONKSİYONLARI OLUMSUZ ETKİLENİYOR

    Son zamanlarda çocukların şekerli içecek tüketiminin sıklaştığına dikkat çeken Doç. Dr. Keskin, “Şekerle tatlandırılmış içeceklerden kastımız gazlı içecekler ve soğuk çaylar. Meyve sularını kastetmiyoruz. Çünkü meyve suları zaten şeker içeriyor. Şekerle tatlandırılmış içecekleri, haftada 250 mililitre (bir su bardağı) oranında tüketen çocukların sorun çözme kapasitesi, hatırlama kapasitesi, hazırlıklı olma, bir işi başlatma kapasitesi ve bunun gibi birçok beyin fonksiyonlarının değerlendirildiği testler, bu içecekleri hiç tüketmeyen çocuklara göre ciddi oranda daha düşük sonuçlar vermiş. Yani miktar arttıkça, çocukların beyin fonksiyonlarının olumsuz etkilenme riski daha fazla artıyor. 250 mililitre (1 bardak) tatlandırılmış içecek tüketenlerin beyin fonksiyonları yüzde 30 oranında, 500 mililitre (2 bardak) tüketenlerin ise beyin fonksiyonları yüzde 60 oranında bozuluyor. Özetle şeker, çocukların beynin fonksiyonlarını ciddi oranda etkiliyor” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    18 YAŞIN ALTINDA CİDDİ BİR BESLENME BOZUKLUĞU VAR

    Hayatının henüz başındaki bir çocuk kalbinin şekerden zarar görmediğini kaydeden Doç. Dr. Keskin, “Fakat bugün çocuklarda, eskiden hiç görmediğimiz kadar Tip2 diyabet görmeye başladık. Çocuk karşımıza geldiğinde, Tip1 diyabet olduğunu biliyoruz. Çünkü aslında bunun pankreasın kendi problemi olduğunu biliyoruz. Yani bu tür diyabet beslenme veya kiloyla ilgili bir durum değil. Başka bir çocuk geliyor, ‘muhtemelen Tip1 diyabettir’ diyoruz. Sonra araştırıyoruz ve Tip2 diyabet olduğunu görüyoruz. 18 yaşın altında ciddi bir beslenme bozukluğu ve tamamen obeziteye bağlı şeker hastalığı var. Aslında konu sadece şekerli içecekler de değil. Mesela meyve suyunda şeker yok aslında. Kendi içeriğinde şeker bulunuyor. Ama bunun içindeki meyve şekeri bile yoğun olduğu için ‘zararlı’ olarak tanımlıyoruz” diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Doç. Dr. Muhammed Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bir restorana veya restoran zincirine gittiğimizde orada yediğimiz yiyeceklerin çoğu yüksek oranda akrilamid içeriyor. Akrilamid de pankreasa ciddi anlamda zarar veriyor. İlkokul çağındaki veya 18 yaş altındaki çocuklarda metabolik sendrom, insülin direnci gibi bazı rahatsızlıklarla da karşılaşmaya başladık. Ama çocuklarda beslenmeye bağlı kalp damar hastalıklarını görmek pek de olası değil. Bu problemleri genelde 40 yaş ve sonrasında görüyoruz. Ancak bu da oldukça genç bir yaş. Eğer 40 yaş öncesinde görüyorsak ikinci bir risk faktörü daha oluyor. Bu faktörleri ailesel problemler, tansiyon hastalığı, sigara tüketimi olarak sıralayabiliriz.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    MEYVENİN KENDİSİNİ TÜKETMEK SUYUNU TÜKETMEKTEN DAHA FAYDALI

    Çocukların beslenme düzeni ve tercih ettiği içeceklere dikkat edilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Kesin, ailelere şu önerilerde bulundu:

    “Beslenme çantasına dikkat etmek gerekiyor. Çocuk illa soğuk içecek mi tüketmek istiyor? Sade soda, su, ayran, kefir gibi içecekleri içebilir. Etiketin içeriğindeki madde miktarı arttıkça risk artıyor. Bir çocuk asla enerji içeceği tüketmemeli. İçerisinde sadece kafein değil, birçok uyarıcı madde var. Aynı şekilde sürekli meyve suyu da tüketmemeli. Ayda yılda bir, restorana gidildiğinde veya ailecek bir etkinlik olması durumunda meyve suyu içebilir. Normalde meyve oldukça faydalıyken, yüksek oranda lif ve birçok vitamin içeriyorken, meyve suyu haline geldiğinde tüm liflerini kaybediyor. Meyve suyundan bir vitamin beklentimiz olmamalı. Buradaki asıl endişemiz, içerisine şeker eklenmemiş olsa bile, früktoz içeriyor olması. Vücutta hızlı bir şekilde früktoza dönüyor. Karaciğer için büyük risk teşkil ediyor. Biz bunu meyveden aldığımızda, lifli bir yapıda olduğu için kana karışması daha yavaş oluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ŞEKER YAĞDAN BİLE ZARARLI

    Şekerin, vücuda yağdan daha çok zarar verdiğini aktaran Doç. Dr. Keskin, “Vücudumuz için yağlanma açısından yağ mı şeker mi daha zararlıdır derseniz, şekerin daha zararlı olduğunu söyleyebilirim. Tükettiğimiz yağlar, özellikle de zeytinyağı, yağlanmayı geciktirir. Yağ tüketimi, vücuttaki yağ üretimini baskılar. Fakat şeker, oksidandır. Vücutta çok hızlı bir şekilde yağa ve kahverengi yağ dokusuna dönüşür. Organların çevresinde birikir ve kalp damar hastalığı açısından risklidir” diyerek sözlerini noktaladı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow