Yaşlılığın kaderini ve kalitesini belirleyen en önemli değişimlerden birinin bağışıklık yaşlanması olduğu kesindir. Bağışıklık sisteminin yaşlanması, vücudun sürekli olarak iç ve dış antijenik uyarılara maruz kalmasının bir sonucudur.
Bağışıklık sistemini yaşam boyu etkileyen “antijenik yük” ve “oksidatif stresler” her birimizin bireysel “bağışıksal savaş ve güç” geçmişini oluşturur. Diğer taraftan bağışıklık sistemimizde ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan güçsüzlük ve dengesizlikler bedenimize yönelik dış (mikroplar, alerjenler, toksinler) ve iç (kanserler, otoimmün saldırılar) saldırıların tanınması ve yok edilmesinin etkinliğinde de bir azalmaya yol açar.
Ayrıca aynı değişimler kanımız, hücre, doku, organ ve sistemlerimizde “iltihabi/enflamatuar” süreçleri devreye sokar. Neticede de beden beklenenden daha hızlı bir yaşlanma sürecine girer.
Yaşlılığını takip eden herkesin bu nedenle bağışıklık yaşlanmasının ne durumda olduğunu bilmesinde fayda vardır.
Zira gençliğinizde 2-3 günde işinize, gücünüze ara vermeden bile atlatabildiğiniz sıradan soğuk algınlıkları yaşlılığınızda karşınıza muazzam bir zatürre depremi olarak çıkabiliyorsa bunun nedeni bağışıklığınızın kötü yaşlanmasıdır.