Araştırmalara göre, enerji alımının yaklaşık yüzde 18’i şekerli içeceklerden geliyor ve bu da karaciğer yağlanmasından diyabete pek çok metabolik bozukluğa katkıda bulunabiliyor. Tüketicilerin gıda okuryazarlığı alanında giderek farkındalık sahibi olmasıyla gazlı içecekler ve tatlandırılmış içecekler, yerini ruh ve bağırsak sağlığını destekleyen ve hastalık riskini azaltan şekersiz yeşil çay veya bitki çayları, kombucha, kefir gibi daha sağlıklı seçeneklere bırakacak. Tüketiciler, elektrolit destekli, vitamin mineral ve antioksidan içeren içecekleri daha sık tercih edecek.
Sizlere daha önce bahsettiğim GABA (Gama Amino Bütirik Asit) nörotransmitteri de bu anlamda kendinden sıklıkla bahsettirecek. Bu madde, beyin dalgalarının uyumlu çalışmasını sağlayarak, beynin dinlenmesine olanak tanırken, beyne ‘sakinleş’ sinyali veriyor. Magnezyum ve B6 vitamini, probiyotik kapasitesi yüksek alternatifler ise beyinde GABA miktarını destekleyen bileşenlerden.
FONKSİYONEL MOCTAILLER MENÜLERDE SIK GÖRECEĞİZ
Önceki yıllarda alkolsüz içecek, yani moctaillerdeki artıştan bahsetmiştim. Görünüşe göre alkolsüz kokteyller bu yıl da yerini sağlamlaştırıyor ve popüler bar ve restoran menülerinde de yer almaya başlıyor. Bu içecekler sadece lezzetleriyle değil, aynı zamanda sağlığa sunulan faydalarıyla da öne çıkacak. Adaptojenler, probiyotikler ve bitkisel özlerle zenginleştirilmiş oltailler, bağışıklık sisteminden enerji metabolizmasına, stres seviyelerinden ruh sağlığına farklı etkileriyle ön plana çıkacak. Özellikle sağlıklı yaşam tarzını benimseyen bireylerin bu içeceklere ilgisi artacak. Özetle 2025, hem lezzetli hem de faydalı içeceklerin yılı gibi görünüyor.