Teknoloji ve Beyin Sağlığı! Yeni araştırma sonuçları şaşırttı: Akıllı telefon kullanımı ileri yaştakileri bunamaya karşı koruyabilir
Yeni bir çalışma, ileri yaştakilerin akıllı telefon gibi teknolojileri kullanmasının demansa karşı egzersiz ve yüksek eğitim kadar koruma sağlayabileceğini öne sürüyor.

Yeni bir araştırmaya göre, dijital bilince sahip yaşlı bireylerin yaşları ilerledikçe bilişsel bozukluklarla karşılaşma olasılığı daha düşük olabilir.
Ortalama 80 yaşındaki bir kişi, yaşamı boyunca günlük hayatta kullanılan teknolojide olağanüstü bir patlamaya tanık oldu: renkli televizyondan yıllar önce doğdular ancak şu an TikTok çağını yaşıyorlar.
Bilim insanları yıllardır, teknolojinin günlük hayattaki yaygınlığının yaşlandıkça zihinlerimize zarar mı verdiği yoksa yardımcı mı olduğu konusunda endişeleniyor.
Nature Human Behaviour dergisinde yayınlanan araştırma, teraziyi "yardım" kategorisine doğru çeviren en son araştırma oldu.

Dünyanın dört bir yanından 50 yaş ve üzeri 411.000'den fazla yetişkini kapsayan 57 çalışmadan elde edilen veriler bir araya getirildi ve bu yetişkinlerin hepsine bilişsel tanı ya da test uygulandı.
Araştırmacılar, ortalama 68 yaşında olan bu yaşlı yetişkinleri, çocukluklarında internete erişimleri olmadığı için "dijital öncüler" olarak adlandırdı.
Analiz, akıllı telefon, bilgisayar veya internet kullanan ileri yaştakilerin, cihazlardan uzak duranlara göre daha düşük bilişsel bozukluk riskine sahip olduğunu ortaya koydu.
Birkaç yıl boyunca takip edilen teknoloji meraklısı yaşlı bireylerin bilişsel gerileme yaşama olasılığı da daha düşüktü.
Teknoloji kullanımı ve beyin sağlığı arasındaki bağlantı, düşük kan basıncı, egzersiz, daha yüksek eğitimli olmak ve zihinsel olarak uyarıcı hobilere sahip olmak gibi demansa karşı koruma sağlayan diğer faktörler kadar güçlü veya daha güçlü.

Cenevre Üniversitesi'nde teknoloji ve bilişsel işlev üzerine bir araştırma grubunu yöneten Maximilian Haas, Euronews Health'e yaptığı açıklamada, bulguların dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin yaşlandığı göz önüne alındığında zamanlamanın son derece "uygun" olduğunu belirtti.
Bu çalışmada yer almayan Haas, "Teknoloji kullanımının bu diğer faktörlere kıyasla benzer etkiler uyandırması ve tetiklemesi anlaşılabilir bir durum," diye ekledi. Araştırmacılar sosyoekonomik durum, genel sağlık ve sosyal destek gibi beyin sağlığını artırabilecek unsurları hesaba kattıklarında bile yeni çalışmanın sonuçları değişmedi.
Bulgular, Haas'ın geçen yıl yayınladığı ve İsviçre'de daha güçlü hafızaya sahip yaşlı bireylerin düzenli internet kullanıcısı olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya koyan bir çalışma ile de paralel.

Öte yandan, İngiltere'de yaklaşık 463.000 kişi üzerinde yapılan bir başka analizde, bilgisayar kullanımı ile bunama arasında "bariz bir ilişki" olmadığı sonucuna varıldı.
Ancak çok fazla ekran süresinin beyin sağlığı üzerindeki potansiyel etkisini çözmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmalar, dijital yaşamlarımızın daha karmaşık düşünmeyi, becerileri ve sosyal bağlantıları teşvik edebileceği fikrini destekliyor ve bu da beyin sağlığı için net olumlu sonuçlar doğuruyor.

"Teknolojik rezerv" olarak adlandırılan bu faydalar, teknolojiye aşırı bağımlılığın özellikle genç insanlar arasında hafıza, dikkat ve problem çözme becerilerini azalttığını savunan "dijital bunama" teorisiyle sıklıkla karşılaştırılıyor.
Ancak gerçekte, "ekrana maruz kalmanın hem olumlu hem de olumsuz yanları var" diyen Haas, ölçülü olmanın kilit önem taşıdığını sözlerine ekledi. Bilişsel işlev söz konusu olduğunda Haas, "Burada farkı yaratan çok az ya da çok fazla olmasıdır," dedi.