Gençlerin elektronik sigaraları ‘daha az zararlı’ algısıyla tercih ettiğine dikkat çeken Doç. Dr. Çolak, şöyle konuştu:
“Aromalı içerikler, şık tasarımlar, kullanıcı dostu işlevler ve gizli kullanım imkânı, elektronik sigaraların gençler arasındaki popülaritesini artırıyor. Ancak bu cihazlar nikotin, aroma verici kimyasallar ve toksik maddeler içeriyor. Nikotin bağımlılık yapıcıdır, beyin gelişimini olumsuz etkiler ve öğrenme bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca e-sigara kullanımı tütün ürünlerine geçişi kolaylaştırabilir, yasa dışı madde kullanımının önünü açabilir ve psikososyal sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.”
Elektronik sigaraların sağlığa uzun vadede verebileceği zararın tam olarak anlaşılamadığını, ancak mevcut verilerin yeterince uyarıcı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Dilşen Çolak, şu ifadeleri kullandı:
“Bazı e-sigara bileşenlerinin kansere yol açtığı, bazı maddelerin de kalp ve akciğer rahatsızlıkları riskini artırdığı saptanmıştır. Gebelik döneminde fetüsün bu emisyonlara maruz kalması bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca e-sigara dumanına maruz kalan çevredeki kişiler de pasif içicilik riski altındadır.”
Akciğer kanserinin erken evrede saptanırsa tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“En etkili yöntem, risk faktörlerinden tamamen uzak durmaktır. Sigara ve elektronik sigara kullanımını bırakmak, sağlıklı bir yaşam için atılacak en önemli adımlardandır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de altını çizdiği gibi, gençleri ve çocukları bu küresel salgından korumak için politika yapıcılar, aileler, eğitimciler ve toplumun tüm kesimleri acilen eylem planları geliştirmeli ve hayata geçirmelidir.”