Fazla ekran kullanımının dikkat eksikliği veya dikkat dağınıklığının en önemli nedenleri arasında yer aldığını vurgulayan Efe, şöyle konuştu:
"Okul sürecinde daha çok ilkokul çocuklarının dikkat eksikliğinden muzdarip olduğunu görüyoruz, bu nedenle toplam ekran süresi 1 saati aşmamalı. Merkezi sınavlara hazırlanan çocuklara ise hafta içi haftanın 4 günü birer saat ya da hafta sonu ikişer saat olacak şekilde, toplam 4 saat ekran süresini geçmemelerini öneriyoruz. Bunun olumlu faydaları olduğunu da biliyoruz.
Ekran süresi uzadıkça, özellikle kısa videolar gibi hızlı geçişleri, hızlı ses, görüntü ve ışık uyaranı olan sistemlerin dikkat üzerindeki olumsuz etkileri oluşuyor. Bunu gidermenin tek yolu, olumsuz etkiyi oluşturan sistemi kısıtlamak. Ailelere bunu öneriyoruz ve bunu yaparken olumlu örnek oluşturabilmeleri için kendilerinin de buna uygun hareket etmelerini, çocukları ekranı kullanırken içerik takibi yapmalarını bekliyoruz."
"Hepimiz bağımlılık riskiyle karşı karşıyayız"
İnternet kullanımı ve akıllı telefon sahibi olma oranlarının özellikle pandemi ve sonrası ciddi artış gösterdiğine işaret eden Efe, şu değerlendirmelerde bulundu: "Aslında hepimiz bağımlılık riskiyle karşı karşıyayız.
Telefondan uzak kalamama, 'nomofobi' (cep telefonuyla kurulan iletişimden kopma korkusu), sosyal medyada sürekli gelen bildirimleri, kendi bildiriminin ne kadar tıklandığını kontrol etme, bunları yapmadan duramama, şarjın biteceği, internetin kesileceğine yönelik yoğun kaygı ve stres altında kalma gibi çok yönlü davranışsal, duygusal ve uzun süreli etkileri olan bir durum. Bundan dolayı ekran bağımlılığı günümüzün halk sağlığı problemi.
Ekran bağımlılığı çok küçük yaşlarda başlayabiliyor, erken yaşta yakaladığımızda, ailelerin ekranı kısıtlayarak evde, bir arada gelişimsel uyaran veren türde aile içi etkinlikler yapmalarını sağlayarak, davranışı bozan faktörün yerine davranışı düzelten ve gelişimi destekleyen uygulamayı yerleştiriyoruz. Bu şekilde tedavi etmeye çalışıyoruz."
Siber zorbalığın da bir halk sağlığı sorununa dönüşmeye başladığının altını çizen Efe, "dijital okuryazarlık" olarak tanımlanan, internetin doğru, kontrollü ve uygun içerikte kullanımının çocuklara öğretilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.