‘AKCİĞER KANSERİ TANISI GENELLİKLE ÖKSÜRÜK, KANLI BALGAM, NEFES DARLIĞI GİBİ ŞİKAYETLERLE BAŞLAR’
Doç. Dr. Sarı konuşmasına şöyle devam etti:“Akciğer kanseri tanısı genellikle öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı gibi şikayetlerle başlar. Bu şikayetler sonrası yapılan tetkikler sonucunda akciğerlerde bir lezyon görülmesi durumunda, hastaya bronkoskopi eşliğinde veya dışarıdan bir iğneyle biyopsi alınarak tanı konur. Tanıdan sonra hastanın evrelemesi yapılır ve tedavi süreci buna göre belirlenir. Erken evre akciğer kanserinde, hastalığı tamamen yok etmek amacıyla cerrahi müdahale yapılabilirken, ileri evrelerde tedavi daha çok hastalığın kontrol altına alınması ve hastanın yaşam süresinin uzatılması hedeflenir.”
EVREYE GÖRE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Doç. Dr. Sarı, “Akciğer kanserinin tedavisinde kullanılan yöntemler, hastalığın evresine göre değişiklik gösterir. Erken evrelerde cerrahi müdahale, ardından patolojik evreye göre kemoterapi, radyoterapi veya akıllı ilaçlar gibi tedavi yöntemleri uygulanabilir. Cerrahi müdahale, bazı hastalar için uygun olmayabilir ve bu durumda kemoradyoterapi, yani ışın tedavisi ve kemoterapinin birlikte kullanıldığı yöntem tercih edilebilir. Dördüncü evre akciğer kanserinde ise tedavi, genellikle tıbbi onkolojinin yönetiminde yürütülür. Burada amaç, hastalığı kontrol altında tutmak, yaşadığı şikayetleri azaltmak ve yaşam süresini uzatmaktır” diye konuştu.Doç. Dr. Sarı, “Dördüncü evre hastalarda tedavi seçeneklerinden biri de akıllı ilaçlar ve immünoterapilerdir. Akıllı ilaçlar, tümörün genetik yapısına göre geliştirilmiş tedavi yöntemleridir ve tedaviye başlanmadan önce tümörün genetik yapısının incelenmesi önemlidir. Akıllı ilaç tedavileri, immünoterapilerle birleşerek hastaların yaşam kalitesini artırmak ve yaşam sürelerini uzatmak için kullanılır. Kemoterapi ile birlikte veya tek başına uygulanabilen immünoterapiler, kanserin ilerlemesini durdurma ve şikayetleri hafifletme amacını taşır” ifadelerini kullandı.