Meme kanseri açısından riskli grupta yer alan ya da bir memesinde kanser tanısı alan pek çok kadın “Ya ben de meme kanserine yakalanırsam?” veya “Diğer memede de kanser oluşursa?” kaygısıyla mastektomi ameliyatı olmak istiyor. Prof. Dr. Aykut Soyder, mastektomi ameliyatlarının genetik alt yapıya dayanmadan, sadece aile öyküsü olan her kadına uygulanmasının doğru olmadığına işaret ederek, “Örneğin, BRCA 1 ve BRCA 2 gibi genlerinin mutasyonuna uğramış kadınların hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riskleri yüzde 70 gibi ciddi oranları bulurken, her iki meme dokusunun boşaltılması sonrasında risk yüzde 3’lere düşebiliyor. Bu tür ciddi risk altında olan kadınlara mastektomi ameliyatı yapılabilir. Ancak hastaların mastektomi ameliyatı için uygun olup olmadıklarına meme sağlığı merkezinde multidisipliner olarak değerlendirilerek karar verilmesi gerekiyor” dedi.
Yeni nesil ilaçlarla yüksek başarı!
Son yıllarda akıllı ilaçların ve immünoterapi tedavilerinin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğu belirtiliyor. Acıbadem Altunizade ve Ataşehir Hastaneleri Tıbbi Onkoloji Uzmanı Pof. Dr. Özge Gümüşay, meme kanseri tanısı alan kadınların artık korkmamaları gerektiğini belirterek, “Meme kanseri en sık görülen kanser olması nedeniyle tedavisinde de en çok gelişmenin yaşandığı bir hastalık olarak karşımıza çıkmakta. Meme kanseri tedavisinde hastalığın alt tipine yönelik pek çok yeni gelişmeler yaşanıyor. Son yıllarda, hedefe yönelik olan akıllı ilaçlar ve immünoterapi tedavileri gündemde. Örneğin, üçlü negatif meme kanserinde, hem erken hem ileri evrede immünoterapi tedavi seçeneğini kullanıyoruz. Bu yöntemle hastanın bağışıklık sistemine tümör hücresini tanıtıp tümöre karşı daha uzun soluklu sonuçlar alabiliyoruz. Bu sayede daha az yan etki ile tedavide daha fazla etkinlik sağlayabiliyoruz” dedi. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, son yıllarda kemoterapinin yan etkilerinde de çok yol kat edildiğini vurgulayarak, bulantı ile kusma gibi hastanın yaşam kalitesini ciddi boyutlarda düşürebilen sorunların çok daha az görüldüğünü ve kontrol altında tutulabildiğini söyledi. Tümörlü dokuya maksimum doz! Meme kanserinin tedavisine yönelik radyasyon onkolojisi alanında da hayat kurtaran pek çok gelişme yaşanıyor. Acıbadem Altunizade ve Ataşehir Hastaneleri Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Evrim Kadriye Tezcanlı, son yıllarda radyasyon onkolojisinde çığır açan yöntemler geliştirildiğine işaret ederek, “Örneğin, MR LINAC yöntemi tümörün hareketini algılarken, hızlı ve net görüntü alabiliyor. İşlem sırasında, tümörün hareketine göre yeni planlama yapılmasını sağlıyor. Böylece ışınlama sırasında sağlıklı dokular korunurken, tümörlü dokuya maksimum dozu verebilmek, dolayısıyla tedaviden yüksek başarı elde etmek mümkün hale geliyor” diye konuştu. Radyasyon onkojisindeki gelişmelerin yanı sıra tedavinin başarısını etkileyen faktörlere de değinen Prof. Dr. Evrim Kadriye Tezcanlı, bilinçsizce alınan gıda takviyeleri konusunda önemli uyarılarda bulundu! Meme kanserinde “supplement” olarak adlandırılan takviyelerin hekime danışılmadan asla alınmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Evrim Kadriye Tezcanlı, “Zira, etkileşim nedeniyle bazen alınan takviyeler ilaçların seviyesini yükselterek toksik hale getiriyor veya tam aksine tedavinin etkinliğini düşürebiliyor” uyarısında bulundu.