KURULUK, KAŞINTI VE YANMA HİSSİ! Uzman isim uyardı: 'Yaşa göre vücudun farklı bölgelerinde görülüyor!'
Bağışıklık sistemi, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler atopik dermatitin nedenleri arasındadır. Prof. Dr. Özlem Su Küçük, atopik dermatite ilişkin yaptığı açıklamada hastalığın yaşa göre vücudun farklı bölgelerinde görüldüğünü belirtip uyarılarda bulundu.

Atopik dermatit ciltte kuruluğa, kaşıntı ve yanma hissine sebep olur. Görüntüsü nedeniyle de can sıkıcı olabilen bu hastalık doğru tanı ve uygun tedavi ile kontrol altına alınabilir.

Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Su Küçük, 14 Eylül Atopik Dermatit Günü’nde hastalığa ilişkin konuştu. Uzman isim açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Atopik dermatit, dönemsel alevlenmelerle seyreden, şiddetli kaşıntıya yol açan kronik ve sık görülen bir inflamatuvar cilt hastalığıdır. Atopik dermatite en sık bebeklik ve erken çocukluk döneminde (yüzde 20-25) görülse de ergenlik ve yetişkinlik döneminde de (yüzde 3-7) rastlanabilmektedir. Bu nedenle atopik dermatiti sadece çocukluk çağı egzaması olarak görmek doğru olmaz. Yaygınlığı nedeniyle önemli bir sağlık sorunu haline gelen bu hastalık, alerjik astım, alerjik rinit ve gıda alerjisi gibi diğer atopik hastalıklarla birlikte görülebiliyor. Ayrıca vitiligo, alopesi areata, romatoid artrit, kronik inflamatuvar bağırsak hastalıkları, diyabet, kas-iskelet sistemi bozuklukları ve enfeksiyonlar gibi kronik hastalıklar da atopik dermatite eşlik edebiliyor. Bunun yanı sıra, atopik dermatit nöropsikiyatrik bozukluklarla da ilişkilendirilmektedir.”

Hastalığın yaşa göre vücudun farklı yerlerinde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Küçük, “Deride kuruluk, kaşıntı, kaşıma döngüsü ve ekzematöz lezyonlarla seyreden hastalık, yaşa göre bedenin farklı bölgelerinde görülüyor. Örnek vermek gerekirse; bebeklikte yüz tutulumu görülürken, çocuk emeklemeye başlayınca diz ve dirsek gibi kol ve bacakların dış yüzlerinde egzama lezyonlarına rastlanıyor. Yaş ilerledikçe de dirsek önü ve diz arkası hastalıktan etkileniyor. Yaşa göre tipik dağılım gösteren klasik hastalık dışında farklı atipik formları da bulunuyor. Hastalıkta erken dönemde kızarıklık, döküntü, su toplamaları, sızıntılı yaralar görülürken, kronikleştikçe deri çizgilerinde belirginleşme, deride kalınlaşma, çatlama, pullanma, renkte koyulaşma gibi değişiklikler ortaya çıkıyor” dedi.

Prof. Dr. Su Küçük, “Atopik dermatit genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı deri bariyer fonksiyonu ve bağışıklık sisteminin bozulduğu karmaşık bir hastalık. Ayrıca hastalıkta derinin mikrobiyotası bozuluyor ve bakteriyel çeşitlilik azalıyor. Hastalığın ortaya çıkışında modern, sanayileşmiş ülkelerdeki yaşam biçimi yani biraz daha açmak gerekirse hijyen hipotezi, sigara dumanına maruz kalmak, fast food beslenme, hava kirliliğinin büyük etkileri olduğuna inanılmakta. Bununla birlikte çok sıcak veya soğuk hava, kuru hava, terleme, sabun, deterjan gibi deriyi tahriş edebilen maddeler, polen, ev tozu, hayvan epitelleri gibi alerjenler, yün ve sentetik giysiler, fiziksel ve duygusal stres gibi pek çok durum da hastalığı tetikleyebiliyor” diye konuştu.

Hastalığa bağlı kaşıntı, uykuda bozulma ve çocuk hastalarda düzenli deri bakımının getirdiği stres gibi faktörlerin atopik dermatitli hastaların yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Su Küçük, “Tüm bu olumsuz etkiler, hastalarda psikolojik strese, uyku bozukluğuna, anksiyete ve depresyona neden oluyor. Özellikle orta ve şiddetli hastalıkta çocuklarda okul başarısında düşme, arkadaşlık ilişkilerinde bozulma, yetişkinlerde iş veriminde düşme, sosyal yaşamda ilişkilerde bozulma, günlük aktivitelerde azalmaya yol açabiliyor. Atopik dermatitli çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu çok daha sık görülüyor. Ayrıca atopik dermatitli bebek ve çocukların ebeveynleri ya da çocukla ilgilenen kişi veya kişilerde de uyku düzeninin bozulması, uygulanan tedavilerin zaman alıcı olması ve zorluk teşkil etmesi nedeniyle yaşam kalitesi bozuluyor. Dolayısıyla hastalar kadar yakınlarında da anksiyete, depresyon gibi psikolojik bozukluklar oluşabiliyor” dedi.

Atopik dermatitin nemlendirici kullanımı başta olmak üzere uygun bir deri bakımı ve hastalık şiddetine uygun ilaçlarla kontrol altına alınabileceğini söyleyen Prof. Dr. Su Küçük, şunları ekledi:
“Atopik dermatit için orta ve şiddetli hastalıkta gelişmiş yeni tedavi seçenekleri de mevcut. Tedavi hedeflerimiz ya da beklentilerimiz kaşıntıyı ve buna bağlı uyku bozukluklarını önemli ölçüde azaltmak ya da gidermek, hastalık şiddetini yarıdan fazla azaltmak ve yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirmek olmalıdır. Hastalığı iyi bir şekilde yöneterek kontrol altında tutmak mümkün.”