"Kilo verme sürecinde öncelik ilaç tedavisi olmamalı"
Doç. Dr. Attila Önmez, kilo verme sürecinde önceliğin ilaç tedavisi olmadığını, obezite hastalığına yol açan nedenlerin titizlikle araştırıldıktan sonra karar verilmesi gerektiğini söyledi.




Her ilacın yan etki potansiyeli olduğunu hatırlatarak sözlerine devam eden Attila Önmez, "Bu yüzden de mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir. Ne yazık ki son zamanlarda bu konuda uzman olmayan kişilerce bazı merkezlerde aynı kalemin farklı hastalara belirli aralıklarla kullanılmakta olduğunu bilmekteyiz. Cilt altına uygulanan bu kalemleri tek bir kişi kullanmalıdır. Her enjeksiyon sonrasında iğne ucu değişse bile kalemin başka hastalarca kullanımı viral hastalıkların bulaşma riskini arttırmaktadır" dedi.

Her ilacın yan etkisi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Önmez, "Her ilacın yan etkisi olabileceği gibi GLP-1R analoglarının da yan etkileri bulunmaktadır. Bunlardan en sık gördüklerimiz bulantı, kusma, karın ağrısı, karında şişkinlik, kabızlık, ishaldir ki bu yan etkiler genellikle geçicidir. Bunun dışında daha nadir olarak safta taşı oluşumunu arttırabilmektedir. Pankreas iltihabı riskini arttırmasa da daha önce pankreas iltihabı geçirenlerde kullanılmamalıdır. Elimizdeki veriler ışığında kanser riskini arttırmadığını ama çok nadir bir tiroid kanseri türü olan medüller tiroid kanseri öyküsü ya da ailede bu kanser öyküsü olanların kullanmaması gerekmektedir. Semaglutidin diyabetik hastalarda diyabetik göz hastalığı ile bir ilişkisi olabileceği şüphesi bulunduğu için semaglutid kullanan hastalarda retinopati takip edilmelidir" ifadelerini kullandı.
Toplumsal ölçekte obeziteyle mücadelede nasıl bir fark oluşturur
Kilo verme açısından başarılı olmayan çok sayıda ilacın denendiğini hatırlatan Önmez, "GLP-1R analogları ile artık obeziteyle daha etkin mücadele edebilmekteyiz daha anlamlı kilo kayıpları görebilmekteyiz. Bunun dışında diğer ilaçlarda görmediğimiz bazı olumlu etkileri de bu ilaçlarla görebilmekteyiz ki bunlar; kalp damar hastalık riskinin azaltması, kan şekerinin kontrolü, kan basıncı ve kolesterol düzeylerinde azalma, karaciğerin yağlı hastalığının azalması gibidir. Böylece başka hastalıkların gelişimi riskini azaltarak kişinin yaşam kalitesini arttırabilmektedir. Bu da uzun vadede sağlık harcamalarının azalmasına katkı sağlamaktadır" dedi.
"Uygun görülen hastalara reçete ile verilmeli"
Obezitenin bir hastalık olduğunu, bu hastalıkla mücadelede uzmanlaşmış iç hastalıkları uzmanlarının ya da endokrinoloji uzmanlarının kararları doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Önmez, "Yukarıda bahsettiğim gibi obezite bir hastalıktır ve bu komplike hastalığın bu konuda uzmanlaşmış iç hastalıkları uzmanları ya da endokrinoloji uzmanları tarafından uygun görülen hastalarda reçete ile verilmeli ve takiplerinin de bu uzmanlar tarafından yapılması gerekmektedir. Özel olarak kilo verme üzerine çalışan bazı merkezlerde tetkik istenip reçetesiz ilaç verildiğini bilmekteyiz. Bu son derece riskli bir davranıştır. Hastalarımızın bu uzmanlıklara danışmadan muayene olmadan bu ilaçları kullanmaması gerekmektedir" diye konuştu.
Toplumsal bilgilendirme nasıl olmalı Toplumun obeziteye bakış açısını değiştirmek ve önleyici tedbirleri yaygınlaştırmak için neler yapılabileceği hakkında da bilgiler veren Doç. Dr. Önmez, "Obezite, yalnızca fazla kilo alımı olarak algılanmamalı; genetik yatkınlık, hormonal dengesizlikler, çevresel etkiler ve davranışsal faktörlerin bir araya gelmesiyle gelişen bir hastalık olarak kabul edilmelidir.
Sağlık Bakanlığımız medyanın ortak çalışmalarıyla obezitenin biyolojik bir temele dayandığını açıklayan eğitimler ve kampanyalar düzenlenmektedir. Bunların daha da yaygınlaşması gerekmektedir. Kullanılan terminolojiye dikkat edilmeli, damgalayıcı dilden uzak durulmalıdır.
Okullarda çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitenin önemi müfredata eklenmelidir" ifadelerini kullandı.
"Reçetesiz ilaç; fırtınalı denizde rehbersiz yol almaya çalışmak gibidir"
Obezite tedavisinde başarı, yalnızca bireysel çabalarla değil, toplumun bu hastalığa yönelik farkındalığını artıracak güçlü bir sağlık politikasıyla mümkün olabileceğine değinen Önmez, "Reçetesiz ilaçların kontrolsüz kullanımı engellenmeli, uzman hekimlerin bu tedavi sürecindeki önemi vurgulanmalıdır. Sağlık bir ekip işidir; bireylerin obeziteyle mücadelesinde diyetisyenler, spor eğitmenleri, psikologlar ve hekimlerin iş birliği kritik öneme sahiptir. Obezite tedavisinde dahiliye uzmanı ya da endokrinoloji uzmanları tarafından reçete edilmeden kullanılan bu ilaçlar, adeta fırtınalı bir denizde rehbersiz yol almaya çalışmak gibidir; yanlış bir adım ciddi sağlık risklerine yol açabilir" şeklinde konuştu.