EYÜBOĞLU: TOPLUMUN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ UTANDIĞI İÇİN HASTALIĞINI DİLE GETİRMİYOR
Günümüzde özellikle büyük kentlerde ve stresli ortamlarda yaşayan insanların tuvalet alışkanlıklarının değiştiğini ifade eden Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, pelvik taban hastalıklarının komplike ve multidisipliner çalışmayı gerektiren bir hastalık grubu olduğunu aktardı. Alaturka denilen çömelerek yapılan dışkılamanın daha rahat gerçekleştiğine değinen Prof. Dr. Eyüboğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:”Oturarak yapılan dışkılama yönteminde de ayak altına yükseltici bir basamak oluşturmak da rahatlamaktadır. Su tüketimi, lifli gıdaların tüketimi kabızlıkta ve bu gibi problemlerde bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bir sindirim sistemi ve koordinasyonla çalışmaktadır. Bozukluklar meydana geldiğinde dışkı bağırsak içerisinde uzun süre kalabilmekte ve hastalara sorun yaşatabilmektedir. Hastalarda sürekli tuvalet yapma ihtiyacı, rahat dışkılayamama, tuvalette uzun süre kalma ihtiyacı gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Toplumda çok konuşulmasa ve böyle konulardan utanılsa da aslında hem kadınların hem de erkeklerin büyük bir bölümünü etkileyen sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı muayene metotlarıyla tanı konulduktan sonra hastaya cerrahi bir işlem mi yoksa pelvik taban rehabiltasyon bölümüne mi yönlendirileceğine karar verilmektedir.”
DİNÇER: REHABİLİTASYONUN AMACI KASLARI HARMONİK BİR ŞEKİLDE ÇALIŞTIRMAK
Pelvik taban rehabilitasyonu ile ilgili bilgiler veren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Ümit Dinçer ise “İdrar kaçakları, gaz kaçakları, çocuklardaki idrar kaçakları, kabızlık, anal veya pelvik bölge ağrısı, organ sarkmasıyla gelen hastalarımız ameliyat öncesi dönemlerinde, cinsel işlev bozukluklarına sebep olan vajinismus veya disparoni denilen problemlerde erişkinlerde de idrar ve gaita problemlerine Pelvik Taban Rehabilitasyonu ile tedavi uygulanabilmektedir. İdrar kaçırma ve kabızlık gibi sorunlar bazen cerrahi girişimlere ihtiyaç gösterebildiği gibi bazen de gerek olmamaktadır. Pelvik tabanın güçlendirilmesi, karın kaslarının, diyaframın, bel ve karın ön duvarı kaslarının güçlendirilmesi ve onların harmonik bir şekilde çalıştırılması, istenilen kasının öğretilmesi gibi durumlar kullanılarak idrar kaçırma veya kabızlığın cerrahisiz tedavisi gerçekleştirilebilmektedir. Çok ileri vakalarda ya da cerrahiden daha çok fayda görecek vakalarda öncelik operasyonla sistemin düzeltilmesi sonrasında rehabilitasyon sürecine geçilmesi şeklinde bir tedavi yöntemi geliştirilebilmektedir” diye konuştu.