‘RSV VİRÜSÜ DİĞER SOLUNUM YOLU VİRÜSLERİ İLE KARIŞTIRILMAMALI’
RSV belirtilerinin diğer hastalıklarla benzerlik gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Dilek Yılmaz, “RSV virüsünün neden olduğu belirtiler, influenza (grip) ve ,Covid-19 gibi diğer solunum yolu virüslerine benzediği için kolayca karıştırılabiliyor. RSV virüsünün neden olduğu yaygın belirtiler; burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük, hapşırma, ateş, iştahsızlık, hırıltı ve nefes almada zorluktur. Özellikle küçük bebeklerde huzursuzluk, beslenme sorunları ve solunum güçlüğü de ortaya çıkabilir. Tüm dünyada RSV mevsimsel bir seyir izler ve ortalama 5 ila 6 ay sürer. Başlangıcı genellikle kış aylarına denk gelir. Ülkemizin de içerisinde olduğu kuzey yarım kürede eylül ayı itibarıyla RSV enfeksiyonları görülmeye başlar. Ancak son yıllarda ilkim değişikliği, hava kirliliği ve yakın geçmişte yaşadığımız Covid-19 pandemisinin etkisiyle RSV enfeksiyonlarının daha erken aylarda da görülmeye başlandığı bilinmektedir. Burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı ve ateş gibi şikayetler ise RSV, influenza (grip), Covid-19 ve diğer solunumsal virüslerde ortak belirtiler arasında. Bu nedenle sıklıkla hangi virüsün etken olduğunu anlamak için testler yapılıyor. Bazen hasta birden fazla solunumsal virüs ile enfekte olabiliyor. Tabii bu durum hastalığın klinik şiddetinin daha ağır seyretmesine neden olabilir” diye konuştu.
'RSV, BULAŞ ORANI ÇOK YÜKSEK BİR VİRÜS’
RSV'den korunmak için burun akıntısı, ateş ve öksürük gibi solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan bebek, çocuk ve erişkinlerin diğer insanlardan temasının kısıtlanmasının ve yaşı uygunsa maske kullanmasının hastalığın kontrolünde oldukça önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Dilek Yılmaz, “Biliyoruz ki, RSV son derece bulaşıcı bir hastalık. Öpüşme, bardak veya çatal-kaşık paylaşımı gibi yakın temas durumlarında tükürük veya burun akıntısı yoluyla kişiden kişiye kolaylıkla bulaşıyor. Yıkanmamış ellerde RSV, 30 dakika veya daha uzun süre hayatta kalabilir, bu nedenle el yıkamak hastalığın kontrolünde bir diğer önemli koruyucu önlem olarak karşımıza çıkıyor. Bunların yanında, son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Ülkeleri ve birçok diğer ülkede, bebekleri korumak için RSV’ye karşı antikor (RSV antijenlerine karşı oluşturulan bağışıklık proteini) bağıklaması veya gebe aşılamaları ve yaşlı bireylerde ruhsat almış RSV aşıları yapılıyor. Ülkemizde ise şu an yüksek riskli bebekler için ruhsatlı bir antikor bulunuyor. Ancak ABD ve birçok ülkede ruhsatlı ve kullanımda olan bir diğer RSV antikoru hem sağlıklı hem de yüksek riskli bebekler için uygulanmakta. Yürütülen çalışmalar, bu uygulamaların hem hastalık yükünü hem de hastane yatışlarını azaltmada etkili olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.