Şahin, mesane kanserinin tanısında kullanılan görüntüleme tekniklerinden bahsederek, ultrasonografi, MR ve BT gibi yöntemlerle tümörlerin tespit edilebildiğini belirtti. Ancak, kesin tanının patolojik inceleme ile konulabildiğini ifade etti.
Şahin, endoskopik inceleme olan sistoskopinin de mesane tümörlerini doğrudan görmeyi sağladığını ve bu prosedürden korkulmaması gerektiğini vurguladı. Fleksibl sistoskopi cihazları sayesinde hastaların anestezi almadan, acısız bir şekilde muayene edilebildiğini ve işlemin ardından günlük hayatlarına hemen dönebildiklerini ekledi.
Mesane kanserinin tedavisinde cerrahi müdahalenin de önemli bir rol oynadığını belirten Şahin sözlerini ise şöyle tamamladı:
”Mesane kanserinin tanı ve tedavisinde TUR adı verilen ameliyatla, mesanedeki tümörlerin endoskopik olarak kesilerek tedavi edilebilir. Ancak, ileri evre mesane kanserlerinde mesanenin tamamen alınması gerekebilir. Yeni mesane ise ince bağırsaktan yapılabilir ve hastanın vücut dışında torba taşımak zorunda kalmadan yaşamını sürdürebilir.
Robotik cerrahinin mesane kanserinde de kullanılmaya başlandığını söyleyen Prof. Dr. Şahin, "Radikal sistektomi ameliyatlarında robotik cerrahi başarıyla kullanılıyor. Hastalar bu yöntemle daha hızlı iyileşme sürecine giriyor" dedi. Mesane kanserinde yaşam süresinin kanserin evresine bağlı olarak değişebildiğini belirten Prof. Dr. Şahin, erken teşhis ve düzenli takiplerin hastaların yaşam süresini uzatabileceğini ifade etti.