3. PSİKOLOJİK VE FİZYOLOJİK DENGELERİ GÖZ ARDI ETMEYİN
Keyifli yiyecekler sadece fizyolojik bir açlığı değil, psikolojik ihtiyaçları da tatmin eder. Kendinizi tamamen kısıtlamak, ileride aşırı yeme eğilimine yol açabilir. Araştırmalar, izin verilen kontrollü porsiyonların daha sürdürülebilir bir beslenme düzeni sağladığını göstermektedir. Haftada bir sevdiğiniz karbonhidratı kontrollü miktarda tüketerek bu dengeyi kurabilirsiniz.
4. DÜŞÜK GLİSEMİK İNDEKSLİ ALTERNATİFLERİ TERCİH EDİN
Keyif aldığınız karbonhidratların düşük glisemik indeksli (GI) versiyonlarını kullanabilirsiniz. Örneğin, beyaz makarna yerine tam buğday makarna, patates kızartması yerine fırınlanmış tatlı patates tercih edebilirsiniz. Bu seçimler hem kan şekerinizi daha dengeli tutar hem de uzun süre tok hissetmenizi sağlar. Ancak patates kızartmasını tatlı patates gibi daha sağlıklı bir opsiyonla değiştirmek istemiyorsanız da suçlu hissetmeyin. Patates kızartmasını keyifle tüketip günün diğer öğünlerinde karbonhidarat bakımından dengeleyici bir yol izlemeniz mümkün.
5. SOSYAL VE DUYGUSAL BAĞLANTILARA ÖNEM VERİN
Yemek yemek sosyal bir etkinlik ve duygusal bağ kurma aracıdır. Sevdiğiniz karbonhidratları aile veya arkadaşlarınızla keyifle paylaşmak, yemek yeme anını daha tatmin edici hale getirebilir. Bu paylaşımlar sayesinde hem porsiyon kontrolü sağlayabilir hem de psikolojik olarak daha tatmin olabilirsiniz.Bu önerilerle hem fizyolojik hem de psikolojik dengeleri gözeterek karbonhidrat tüketimini dengeli bir biçimde hayatınıza uyarlayabilirsiniz.