Risk grubu hastaların düzenli göz muayenesi yaptırmasının kritik olduğunu belirten Kubaloğlu, “Yüksek miyoplar, gözlerinde sinek uçuşmaları görenler, diyabet hastalığı olanlar, ailede glokom hikayesi olanlar ya da sarı nokta hastalığı hikayesi olanlar düzenli kontrole gitmelidir. Sağlıklı beslenme, düzenli kan şekeri takibi, düzenli göz tansiyonu ölçümleri ve sigarasız bir hayat göz sağlığı açısından oldukça önemlidir” diyerek düzenli göz kontrollerinin önemine dikkat çekti.
‘ÜLKEMİZDE GÖZ BANKALARI VE DOKU TEMİNİ ALANINDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATILMIŞTIR’
Türkiye’nin göz sağlığı hizmetlerindeki gelişmelere de değinen Prof. Dr. Kubaloğlu, “Kornea hastalıkları konusunda Türkiye büyük mesafeler kat etmiştir. Ülkemizdeki göz bankaları ve doku temini alanında Sağlık Bakanlığı’nın gayretleri ile önemli adımlar atılmıştır. Kornea nakli bekleme sıraları ihtiyaç duyulduğunda çok azalmıştır. Ülkemiz bu anlamda ileri seviyede hizmet sunmaktadır” dedi.
‘BURADAKİ ESAS NOKTA, HASTALIKLAR ORTAYA ÇIKMADAN GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINMASIDIR’
Dünya Görme Günü kapsamında, göz sağlığının korunmasının yaşamsal öneme sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Kubaloğlu sözlerini şöyle sonlandırdı: “Buradaki en önemli mesele, yaşam şekli değişiklikleri ve düzenli kontrollerle birçok hastalığın, körlük yapmadan önce tespit edilip tedavi edilebilmesidir. Yaş ilerledikçe az görme ve körlük riski artmaktadır; bu risk, özellikle 50 yaş üstü bireylerde yüzde 80 oranındadır. Ancak görme kaybı sadece yaşlılarda değil, çocukluk döneminde de başlayan bir problemdir. Bu nedenle, düzenli kontrol ve zamanında muayene büyük önem taşır. Buradaki esas nokta, hastalıklar ortaya çıkmadan gerekli önlemlerin alınmasıdır. Örneğin, miyop bir çocuğun düzenli göz kontrolleri ve yaşam tarzının doktor tarafından yönlendirilmesi önemlidir. 40’lı yaşlarda ise göz tansiyonu problemleri artabileceği için, bu yaşlardan itibaren düzenli göz muayeneleri daha da kritik hale gelir. Ayrıca, kilolu, diyabet hastası, romatizmal hastalıkları ya da hipertansiyonu olan kişilerin göz muayenelerini ihmal etmemesi gerekir. Ülkemizde oldukça gelişmiş bir sağlık sistemi ve ilaca erişim kolaylığı olduğu için, bu tür rutin kontroller hastalık ortaya çıkmadan yapılabilmekte, bu da önleyici tıbbın önemini artırmaktadır.”