Fitoöstrojenik etkisi olan keten tohumu güçlü omega 3 yağ asidi, diyet lifi içerirken kanser hücrelerini baskılayıcı etki gösterebilmektedir. Kabak çekirdeğinde bulunan antiparazitik fitokimyasallar mikrobiyotayı düzenleyebilmekte ve içerdiği lutein göz sağlığını koruyabilmektedir. Kabak çekirdeğinin de içerdiği diyet lifleri ve antioksidanların kanser hücrelerini baskılayabildiği bilinmektedir. Keten tohumu ise kurkumin bileşiği sayesinde kanserden diyabete metabolizmadan kalp sağlığına kadar yarar sağlamaktadır. Muftağınızda bu süper besin üçlüsünü eksik etmeyerek sağlığınıza sağlık katmanız kaçınılmaz diyebilirim.
İYOT DAMLALARI KULLANMAYIN
Gelişigüzel iyot damlalarının tehlike saçtığını hatırlatmalıyım. İyot yetersizliği, yetersiz tiroid hormonu üretimine yol açtığı bilimsel bir gerçektir. Bu sebeple besinlerle yeterli iyot alımı sağlanmalıdır. İyot damlalarıyla yaşanmamalıdır. İyot, iyot ile zenginleştirilmiş tuz ve balıklarda bulunur. 1 g tuzda 70 mikrogram 100 g balıkta 30 mikrogram iyot vardır. Günlük ihtiyacımız 150 mikrogramdır. Günde 2 gram iyotlu tuz tüketimi ihtiyacımızı karşılamaktadır. Sağlıklı kişiler iyodu tiroid bezinde depolayarak eksiklikten korunurlar. Yenidoğanda iyot eksikliği guatr ya da hipotiroidizm geliştirir ve büyüme ve zeka geriliği gelişir. Adölesan ve yetişkinlerde iyot eksikliği guatr, hipotiroidi ve hipertiroidi olur. Bunun için her sağlıklı birey ve hamile annelerin iyodu iyotlu tuz ile almaları önerilmektedir. Rafine edilmeyen, içeriği net olarak bilinmeyen, kaya ve gurme tuzları kullanmayın. Unutmayın, tiroid hastalıklarının tedavisinde gebelik dönemi dışında iyot takviyesi önerilmemektedir.
YAPAY TATLANDIRICIDAN VAZGEÇİN
Yapay tatlandırıcılar şekerin sağladığı konsantre tatlı hissini veren adı üzerinde sentetik olarak elde edilen tat vericilerdir. Sadece diyabetli ve kilo probleminde çaya kahveye konulan minik draje veya toz şeklide kullanım alanı olsa da aslında unlu mamüller, gazlı veya gazsız içecekler, reçel, çikolata, jellerHer ne kadar FDA ve EFSA gibi bazı sağlık kuruluşları güvenli doz aralığında yapay tatlandırıcıların kullanımına onay verse de ben sağlıklı yaşamda yapay tatlandırıcılara hayır diyorum. Çünkü bu şeker alternatifi sentetik tat vericilerin halihazırda iştah, metabolizma, zayıflama ve sağlıkta ilişkileri tartışmalar hala devam etmektedir. Mesela prospektif araştırmalarda obezite, diyabet, karaciğer yağlanmasına olumsuz sonuçlar doğurabileceği tespit edilmiştir. Yine bazı araştırmalarda tatlandırıcların mesane, idrar yolu, prostat ve mide kanseri geliştirme riski arasında pozitif ilişki gözlenmiştir. İnsanlarda yapılan deneysel araştırmalar yapay tatlandırıcının çeşidine göre glikoz intoleransı gelişebileceğini ve bağırsak dostu Akkermansia Muciniphila sayısında azalmaya sebep olacağını gösterdiler.
TUZLU YEMEYİN, FAZLA TÜKETMEKTEN SAKININ
Tuzun kimyasal adı sodyum klorürdür. Sodyum normalde plazma hacmi, asit-baz dengesi, sinir iletimi ve normal hücre fonksiyonu için esansiyel mineraldir. Eksikliğinde mide bulantısı, kas krampları, yorgunluk, uyuşukluk, bilinç bulanıklığı ve koma görülür. Fazla alımında ise kan basıncını arttırır, mide kanseri, obezite, osteoporoz, iç kulakta baş dönmesine neden olan Meniere, kardiyovasküler ve böbrek hastalıklarına neden olur. Ülkemizde günlük tuz tüketimi 10 g kadar olup yaklaşık 4000 mg sodyum eşdeğeridir.Dünya Sağlık Örgütü sağlığın korunmasında günde 1 silme tatlı kaşığına eşit olan 5 gram tuz yani yaklaşık 2000 mg sodyum alımını önermektedir. Kaya, deniz, okyanus ve sofra tuzu sodyum klorür içeriği aynıdır. Devlet güvencesinde üretilen rafine edilmiş iyot eklenmiş tuzları kullanın. Sodyum süt, et ve deniz ürünlerinde doğal olarak bulunur. Bunun dışında salça, turşu, peynir ve zeytin tuzun diğer beslenme kaynaklarıdır. Bu doğal besin kaynaklarından tuz almakta sakınca yok ancak hazır soslar, tuzlu krakerler, tuzlu patlamış mısır, tuzlu kuruyemişler, salamura ve konserveler bolca tuz içerir tercih etmeyin derim. OTOFAJİYİ AÇ KALARAK DEĞİL DOĞAL YOLLARLA ARTIRIN Otofaji malignite, enfeksiyon ve nörolojik hastalıklara karşı önemli bir savunma sistemidir. Otofaji hücresel temizlik sistemidir. Otofaji yaşlandıkça azalır. Böylece artık çalışmayan ve zarar verebilecek hücrelerin çoğalmasına olanak sağlar anlamına gelir. Sonuç yaşlanma hızlanır ve kronik hastalığa yakalanma kolaylaşır. Otofajiyi başlatan hormon glukagondur. Kan şekeri ve insülin düzeyi düşürüldüğünde glukagon arttığında otofaji başlar. Otofaiyi düşük kalorili ama besleyici değeri yüksek sağlıklı beslenmeyle yükseltin. Gece 12 saat açlığını mutlaka koruyun. Düzenli egzersiz kas, karaciğer, pankreas ve yağ dokusu arasında metabolik süreçleri düzenler ve otofajiyi arttırır. Unutmayın; kalori alımı aşırı ve yüksek devam ettiğinde mTOR proteini besin sensörü olduğu için aktive olur ve otofaiyi de kapatır. Aşırı yemekten hep uzak durun. AMPK aktive edilmiş protein kinaz otofajinin bir aktivatörüdür ve 12-14 saat gece açlığı AMPK'yı uyarır ve otofaji de artar. Senolitik bileşikler dediğimiz kuersetin, teaflavin ve apigeninler zararlı hücreleri dokulardan uzaklaştırırlar, otofajiyi uyarırlar. Soğan, elma, brokoli, sarımsak, yeşil yapraklı sebzeler, zeytinyağı, biberiye ve siyah çay senolitik besinlerdir. Dengeli beslenin, doğal yiyecekleri tabağınızda bulundurun, düzenli yürüyün.