Çelikmen, “Deprem çantası dediğiniz şey içine doldurulacaklar ile birlikte resmen bavul gibi bir şeye dönüşüyor” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Bu çantalarda mücevher gözü, para gözü, pasaport gözü ve kıymetli evrak gözü var. Bu çantayı evde en yakınınızda tutmanız lazım ki hırsız çalıp götürmesin. Diyelim ki deprem çantanız evde. Bir sallantı hissedildiği anda çoluğu çocuğu bırakıp bu çantaya mı sarılacaksınız?"
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN KALMA BİR KÜLTÜR
Deprem çantası diye lanse edilen şeyin kökenini, nereden geldiğini bilmemiz gerektiğini vurgulayan Çelikmen, şu bilgileri verdi: “Deprem çantası, İkinci Dünya Savaşı sırasında Londra’nın bombalanması sırasında metroda sığınakta kalan insanların mama ihtiyacı, haberleşmek için radyo ihtiyacı, beslenmek için konserve, aydınlanmak için ışık, ısınmak için battaniye ihtiyacı nedeniyle ortaya çıktı. Sonradan rant haline döndü. Enkazdan kurtulmayı başaranlar emin olun bu yiyeceklere ihtiyaç duymaz. Enkazdan çıkan insan, en fakir ülkelerde bile (Çin, Pakistan, Hindistan) bir kuru ekmek, bir tas çorba bulur.”
"BİR KİŞİ BİLE YANINDA ÇANTASI VAR DİYE ENKAZDAN KURTARILMADI"
"Siz kurtulanların yanında deprem çantası gördünüz mü?" sorusunu yönelttiğimiz Çelikmen, “Bugüne kadar bir tek kişi dahi yanında deprem çantası var diye enkazdan kurtarılmadı. İnsanlar enkaz altında kıpırdayamıyorlar bile. Çanta önünde olsa bile kolunu uzatıp alamayabiliyor. İşte bu yüzden 'Deprem çantası işe yaramaz' diyorum. Önemli olan deprem olduğunda enkaz altından bir şekilde kurtulmak" dedi.