hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    En pahalı kremlerin çözemediği egzamayı doğal yoldan bitiriyor!

    En pahalı kremlerin çözemediği egzamayı doğal yoldan bitiriyor
    expand

    Sarı kantaron, cilt sorunlarından sindirim sistemine kadar neredeyse her şey için çok faydalıbir bitli ve ılıman ve tropik iklim bölgelerinde kendiliğinden yetişiyor. Türkiye’deki her bölgede yetişebilen sarı kantaron; binbirdelikotu, kılıçotu, kanotu, yaraotu, kuzukıran olarak biliniyor. Nemlendirici özelliği nedeniyle saçlı ve saçsız deriye uygulandığında cilde daha parlak ve canlı bir görünüm sağlarken, düzenli olarak küçük miktarlarda içildiğinde mide ve bağırsak sorunlarına iyi geliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Latince adı ‘Hypericum perforatum’ olan sarı kantaron bitkisi, ‘Hyperaceae’ familyasındandır. Dünyadaki ılıman ve tropik iklim bölgelerinde kendiliğinden yetişen sarı kantaron, çok yıllık otsu bir bitki olarak bilinmektedir. Uzunluğu 70-90 santimetreye kadar çıkan bitki, çok dallanan kökleri ile kendi familyasındaki bitkilerden ayrılmaktadır. Çiçekleri umbella olup, dalların ucunda bulunur. Sarı renkli çiçeklerde 5 adet taç yaprağı, 5 adet çanak ve üç demet şeklinde erkek organlar (stamenler) bulunur. Sarı kantaron bitkisindeki etken maddenin yaklaşık % 90’ı, çiçek bölümündedir. Bunun için tamamlayıcı tıp alanında bitkinin çiçek bölümü kullanılmaktadır.
     
     
    Türkiye’de 96, dünyada 400 ve Avrupa’da 10 türü olan sarı kantaron; Asya, Avrupa, Avustralya ve Amerika kıtasının bir bölümünde yetişmektedir. Türkiye’de ise başta Ege Bölgesi ve Akdeniz olmak üzere iç bölgelerde de yetişmektedir. Dünyadaki sarı kantaron türünün 46’sı yetiştiği bölgenin iklimsel veya bölgenin yapısına göre şekillenmiştir. Yani endemik olan sarı kantaron, Batı Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da kendiliğinden yetişebilmektedir. Sarı kantaron bitkisi dünyanın ılıman ve tropikal bölgelerindeki yol kenarlarında, akarsu kenarlarında, kalkerli arazilerde, ormanlarda, bataklık ve sahillerde, kayalık bölgeler ile ekim yapılmamış arazilerde kendiliğinden yetişmektedir.
     
     
    Türkiye’de 96, dünyada 400 ve Avrupa’da 10 türü olan sarı kantaron; Asya, Avrupa, Avustralya ve Amerika kıtasının bir bölümünde yetişmektedir. Türkiye’de ise başta Ege Bölgesi ve Akdeniz olmak üzere iç bölgelerde de yetişmektedir. Dünyadaki sarı kantaron türünün 46’sı yetiştiği bölgenin iklimsel veya bölgenin yapısına göre şekillenmiştir. Yani endemik olan sarı kantaron, Batı Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da kendiliğinden yetişebilmektedir. Sarı kantaron bitkisi dünyanın ılıman ve tropikal bölgelerindeki yol kenarlarında, akarsu kenarlarında, kalkerli arazilerde, ormanlarda, bataklık ve sahillerde, kayalık bölgeler ile ekim yapılmamış arazilerde kendiliğinden yetişmektedir.
     
     
    Yapılan araştırmalarda sarı kantaron yağının güneş yanıkları, yaralar, cilt üzerindeki yüzeysel morluklara iyi geldiği belirlenmiştir. Ayrıca ülser gibi mide bağırsak sorunlarında da kullanılmaktadır. Naftodiantronlar (hiperisin) ve fluroglisinoller gibi antioksidan, antienflamatuar, antikanser ve antimikrobiyal içermesi nedeniyle sarı kantaronun yara iyileştirici ve ağrı kesici etkisi de bulunmaktadır. Özellikle piyasada satılan preparatlarının ise siyatiğe ve zehirli hayvan ısırıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Tarihsel süreçte ise Eski Yunan ve Roma dönemlerine ait kaynaklarda sarı kantaron, akciğer, mide, bağırsak, böbrek ve idrar yollarının kronik hastalıklarında, gece idrarını kaçıran çocukların tedavisinde ve antimikrobiyel olarak kullanılmıştır. Özellikle yatalak hastalarda oluşan bası yaralarının tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir.
     
     
    Antik çağlardan günümüze kadar sarı kantaron, nörolojik ve psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Halk arasında başarısı, hidrofobi, menopoz, hipokondriyazis, nevralji, koksalji, tetani, paraliz ve spatik paraliz ile boyun tutulması, omurilik hastalıkları, spinal konvülziyon, spinal irritasyon gibi bazı nörolojik rahatsızlıklarda da kullanıldığı bilinmektedir. Türkiye’de ise çeşitli hastalıklara karşı etnomedikal kullanımı söz konusu olsa da, ağır hastalıkların tedavisinde kullanılmaması gerekir. Özellikle kanser hastalarını hayatta tutacak esas tedaviyi öteleyen bu tür bitkilerin kullanılması çok etik değildir.
     
     
    Ülkemizde halk arasında yüzyıllardır soğuk algınlığına, şeker hastalığına, ülsere, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına, karaciğere, sarılığa ve safra kanalı sorunlarına karşı kullanılmaktadır. Ayrıca bitkinin %1’lik infüzyonundan hazırlanan karışımları kullananlarda bağırsak parazitlerinin düştüğü tespit edilmiştir. Sarı kantaron yağı kilo vermeye yardımcı olmakta, bunun için de idrar söktürücü özelliğinden faydalanılmaktadır. Her gün belirli miktarda kullanılması gerekmektedir. Ancak uzun süreli kullanımının uygun olmadığı belirlenmiştir. Bağırsak sorunlarına iyi gelen sarı kantaron yağı kabızlığın giderilmesinde etkilidir.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow