“Görüntüleme yöntemleriyle ileri tanı yapılabiliyor”
Tanı ve teşhiste görüntüleme yöntemlerinin oldukça iyi sonuçlar verdiğini aktaran Özer, “Tanı ve teşhis aşamasında ilk olarak hastanın öyküsünü dinliyoruz. Şikayetler doğrultusunda bazı görüntüleme ve laboratuvar yöntemlerini uyguluyoruz. En basit görüntüleme olan ultrasonografi ile karaciğerde herhangi bir patoloji olup, olmadığı ortaya konulabiliyor. Eğer karaciğerle alakalı bir şüphe varsa ilaçlı emar (MR) ve tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle ileri tanı yapılabiliyor” şeklinde konuştu.“Birçok tümör çeşidinde cerrahi tedavi gerekmiyor”Erken tanının uygulanacak tedavide önemli, olduğunu kaydeden Özer, “Karaciğer tümörü genel olarak kanser vakaları içerisinde erkeklerde 5. sıralarda. Diğer tümörlere oranla çok yaygın değil. Ancak kesinlikle ihmal edilmemesi gereken tümörler. Çünkü çok agresif seyredebiliyor. Bir an önce tanısının konulup, uygun tedavinin yapılması gerekiyor. Mümkün olduğunca hastalığın başlangıcında tanısının yapılıp tedavinin başlaması gerekiyor. Tümörü ne kadar geç fark edersek karaciğer içerisinde kapladığı alan o kadar büyüyecektir. Bazen sadece tümörün çıkarılmasıyla hastayı kurtaramayabiliyoruz. Geç kalındığında hastaya karaciğer naklinin yapılması gerekebiliyor” dedi.
“Hastanın karnı açılmadan tümör yakılıyor”
İyi huylu tümörlerde cerrahi işlem gerekmediğini de belirten Özer, “Cerrahi işlemin yapılması tümörün büyüklüğüne, yerleşim yerine ve sayısına bağlı. Eğer tümör büyük ve safra yollarına yakınsa müdahale etmek gerekir. Ufak tümörlerde uygulanan radyofrekans ablasyonu gibi yöntemler de var. Bu yöntemle hastanın karnı açılmadan tümör yakılıyor. Tedavi yapılmadan önce hastayı değerlendiriyoruz. Tümörün durumuna göre tedavi yöntemlerimizi belirliyoruz” dedi.