Çocuklarınıza doğru duruş pozisyonunu öğretin
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Tayfun Açıkgöz ve Klinik Psikolog Büşra Keyik ile Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Begüm Hatice Tuna, uzmanlık alanlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Toplantının açılışında konuşan Medikal Direktör Uzman Dr. Fulden Küçük, “Bu yıl okula yeni başlayacak öğrencilerimiz var liseye ve üniversiteye geçiş sınavına girecek öğrencilerimiz var. Bu ve diğer bütün öğrencilerimiz nasıl beslenmeli, onlara psikolojik olarak nasıl destek olmalıyız ve en önemlisi hayatlarının geleceğinde duruş bozuklukları yaşamamaları için nelere dikkat edilmesi gerekiyor bunları konuşacağız. Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın, onlara en iyi imkanları sağlamaya çalışan ailelerimizin ve büyük gayretlerle ülkemizin her köşesinde hizmet veren öğretmenlerimizin yeni eğitim-öğretim yılı heyecanını ve coşkusunu yürekten paylaşıyor ve yeni eğitim-öğretim yılını kutluyorum” dedi.
Dr. Tayfun Açıkgöz ise çocuklarda oturma ile duruş bozuklukları ve skolyoz hakkında bilgiler verdi. Dr. Açıkgöz, “Çocuğun doğru oturması, çocuğun düzgün duruşu çok önemlidir. Henüz gelişme döneminde ve büyüme döneminde olması sebebiyle vücudumuzun fizyolojik yani, vücudun doğru duruş alışkanlığı edinmesi önem taşımaktadır. Ağaç yaşken eğilir. Bizler oturma alışkanlıklarımızı çocukluk yaşlarında ediniriz. Dikkat edin herkesin duruş pozisyonu birbirinden farklıdır. İşte, çocukluk çağında edinilen yanlış duruş, hatalı duruş ve çocukluk çağında kazanılan kötü duruş alışkanlıkları, hayat boyu vücudumuzda duruş bozukluklarına sebep olur” diye konuştu.
Ailelerin çocuklarının vücut yapılarını dikkatli izlemelerinde fayda olduğunu söyleyen Dr. Tayfun Açıkgöz, “Çocuklar ayakta iken sırt ve bel bölgelerine arkadan bakıldığında çocuğun omurgası sırt ve belde dik bir doğru halinde olmalı, her iki omuz ve kürek kemikleri simetrik olarak bulunmalı, çocuğa yandan bakıldığında baş ile omuz aynı hizada olmalı, sırt ve bel eğrilikleri aşırı çıkık ya da aşırı düz olmamalıdır. Çocuğun omuzlarının düşük olmaması , öne doğru salınmış olmaması ve başın dik olması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Beslenme ve Diyetik Uzmanı Begüm Hatice Tuna da okul döneminde beslenmeyle ilgili açıklamalarda bulundu. Okul çağındaki çocukların nasıl beslenmesi gerektiği sorusuna yanı veren Begüm Hatice Tuna, kahvaltının, çocukların dikkat sürelerini ve algılarını etkilemekte olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Kahvaltı konusunda ailelere de görev düşmektedir. Zaman problemi yaşayıp hazırlanan sağlıksız kahvaltılar yerine çocukların mutlaka peynir, sut yumurta gibi besinleri tüketmesi gerekmektedir. Tahıllar da bu dönemde önemlidir.
Tam tahıllı ekmekleri kahvaltılarına ekleyebilirsiniz. Yeterli ve dengeli yapılan kahvaltı okul başarısını artırır. Kemik ve diş gelişimi için gün içerisinde süt yoğurt ve peynir tüketimi önemlidir. Taze sebze ve meyve tüketimi sindirim ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Günlük tüketilecek besinlerin 3 ana, 3 ara olarak 6 öğün beslenme çocuğun gün boyu performansını yüksek tutabilmek için önemlidir. Çocukların yeterli ve dengeli beslenebilmesi için tüketilen gıdaların çeşitliliğinin sağlanması, besinlerden günlük alınan enerji, protein, vitamin ve minerallerin vücutta en elverişli olarak kullanılabilmesi için dört besin grubunda yer alan gıdaların öğünlere yeterli ve dengeli dağıtılması gerekmektedir.
Bu dört gıda grubu, sut ve süt ürünleri grubu, et grubu, sebze ve meyve grubu, tahıl grubudur. Atıştırmalık olarak tüketilen cips, şekerleme, gazlı içecekler yerine kuru veya yas meyveler, peynirli sandviçler, süt ve ayran tüketimi sağlık açısından daha faydalıdır. Yine bu donemde çocukları spor dallarına yönlendirmek önemlidir. Böylece beden ve zihin gelişmesine katkıda bulunuruz. Çocukların televizyon ve bilgisayar başında uzun zaman harcamalarına izin verilmemelidir. Çocukların okul kantininden zararlı yiyecekler almasını önlemek için beslenme çantalarına evde hazırladığınız yiyecekleri veya meyve sebze tarzı atıştırmalıkları ekleyebilirsiniz. Sebzeli yemekleri tüketmeyen çocuklar için sunum tabaklarını süsleyerek yemeği eğlenceli hale getirebilirsiniz.”
Basın toplantısında konuşan Klinik Psikolog Büşra Keyik de okula başlamanın çocuğun yaşamındaki dönüm noktalarından birisi olduğunu dile getirdi. Keyik, “Okul çocuğun belli bir düzeyde zihinsel, sosyal ve duygusal olgunluğa erişmiş olmasını gerektirmektedir. Okul öncesi ve ilkokula başlama dönemindeki çocuk, alıştığı kendini güvende hissettiği ailesinden ayrılarak ilk sosyal çevreye adım atar. Bazı çocuklar sevinç ve heyecan hissederken, bazıları da kendini stres altında hissedebilir” dedi.
Uyum sürecinin sadece çocuk için değil, aile için de bir tecrübe olduğunu belirten Klinik Psikolog Keyik, “Öncelikle ebeveynlerin duygusal olarak hazır olması önemlidir. Aileler sürecin doğal olduğunu kendine hatırlatmalıdır. Çocuk herhangi bir şikayetle okula gitmek istemediğini belirtiyorsa yargılamadan eleştirmeden dinlenmelidir. Çocuklar bu süreçte yalnız hissettikleri, hep okulda kalacaklarını düşündükleri, evde kardeşinin annesiyle güzel vakit geçirdiği ve kendisinin mahrum kaldığını düşündüğü için, okulda kendini ifade etmekten korktuğundan ve pek çok sebepten ötürü okula gitmek istemiyor olabilir. Çocuğun beklentileri duygu ve düşünceleriyle bu yeni ortama uyum sağlaması mutlaka zaman alacaktır. Bu süreçte sabırlı olunmalı, çocuğun okulla ilgili endişeleri konuşulmalıdır” ifadelerini kullandı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Gözlerdeki sinsi tehlike! Kalıcı görme kaybına neden olabilir
Uzmanı, ergenlerle sağlıklı iletişim kurmanın yollarını açıkladı
Mantar zehirlenmelerine karşı kritik uyarı: “Zehirlenmeler ölümle sonuçlanabilir”
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası! Dikkat! Löseminin bu belirtisi gribal enfeksiyonlarla karıştırılabiliyor
Doğum korkusu ortadan kalkıyor! Sezaryenle mücadelede ‘Tokofobi’ hamlesi