“Çocuğun kendine güvenini ve motivasyonunu olumsuz etkileyen en etkin davranışlar arasında, kendisinin sınıf arkadaşları veya başka çocuklarla kıyaslanmasıdır. Çocuklar başkaları ile kıyaslandıkça, ailelerine karşı daha agresif ve saldırgan olurlar. Çünkü bu çocuklar, ailelerini hiç memnun edemeyeceklerini düşünürler. Yaşadıkları hayal kırıklıkları kendi kapasitelerini engeller, hayat boyu ailelerini memnun etmeye çalışır ve etraflarını kontrol ederek yoğun bir kaygı yaşarlar. Çocuğun kapasitesinin üstünde beklentilere sahip olmak ve yüksek hedeflere ulaşamadığını görmek, karne döneminde hem aileler hem de çocuklar için baskı ve kaygı yaratır. Gençlerin neden umutsuzluğa kapıldığı ile ilgilenmeyip, toplum olarak kendimizle yüzleşmektense, hep birilerini suçlayarak sorumluluktan kaçınır olduk. Her kes yargıç edasıyla birbirini suçluyor. Konulara umutsuz gençler tarafından hala bakılmıyor, hala seslerini duyuramıyorlar. Ne olacak okulda karnesi zayıf gelen ailesinin göz ardı ettiği, ailesinden korkar hale gelen çocuklarımız intiharın eşiğine gelecek”
"EMPATİ KURUN VE ÇOCUĞUNUZU ANLAMAYA ÇALIŞIN"
Hiçbir çocuk kişilik bozukluğu ile doğmaz” diyen Binay, sözlerine şöyle devam etti:"Her çocuk saf ve masum doğar. Bir çocuk baskıyla, şiddetle, aşağılanarak, kıyaslanarak huzursuz bir ailede büyürse eğer, kişiliğinde derin yaralar açılır. Koşulsuz severek, her şeyiyle kabul görüp sevildiğini bilen çocuklar ilerde sağlıklı ve başarılı bireyler olur. Çocuğunda problemli davranışlar gözlemliyorsan, evliliğini ve anne-babalığını bir kez daha gözden geçirmelisin. Anne-babalar çocuklarınızı istemedikleri bölümleri okumaya zorluyorsunuz. Haliyle okulda başarısız oluyorlar.