Beyinde kanser görülebilir mi?

Akciğer kanseri, meme kanseri, prostat kanseri, kan kanseri gibi kanser türlerini her zaman çevremizde duyuyoruz. Peki beynimizde de kanser görülebilir mi? Sebepleri nelerdir, riskimiz nedir? Toplumda ne sıklıkla görülüyor? Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya, beyin tümörleri hakkında merak edilen tüm soruları sizler için yanıtladı.Yılda yaklaşık her 100.000 kişiden 14ünde beyin tümörü gelişmektedir. Diğer kanserlerde olduğu gibi tek bir neden gösterilemese de, kötü yaşam koşulları (sigara, tekstil boyaları gibi kimyasallar v.s) ve özellikle iyonize radyasyona maruz kalma, genetik yatkınlıklar beyin tümörü oluşma nedenleri olarak sayılabilir. Her yaşta beyin tümörü görülebilir ancak erken çocukluk ve 50 yaş sonrasında beyin tümörlerinin görülme sıklığı artar. Vücudumuzdaki tüm organlarda olduğu gibi, beynimizde de tabii ki kanser gelişebilir. Beyin kanserleri beyinde gelişen tümörlerin (kitlelerin) son safhasıdır diyebiliriz. Bu nedenle beynimizde bir tümör (kitle) tespit edildiğinde mümkün olan en kısa sürede tedavi edilip çıkarılması hayati önem arz eder. Beynimiz kafatası ve omurilik kanalı içerisinde, kapalı bir ortamda su içerisinde yüzer vaziyettedir. Beyinde bir tümör (kitle) oluşmaya başladığında beyin kafatası içerisinde sıkışmaya başlar. Beyinin içinde bulunduğu suyun bir kısmı kan damarlarına çekilerek beyinin sıkışması fizyolojik olarak bir müddet engellenir. Tümör zamanla büyüyüp, bu sıkıştırma günler, aylar boyunca devam ettiğinde, artık bu koruyucu mekanizma işe yaramaz hale gelir ve beyinin normal çalışması engellenir. İşte bu safhadan sonra hastada ani gelişen şikayetler ortaya çıkmaya başlar. Genellikle sabahları olan şiddetli baş ağrıları ile birlikte fışkırır tarzda kusma (özellikle çocuklarda) önemli bir belirtidir. Yine, aniden gelişen sara (epilepsi) nöbeti ve bayılmalar beyin tümörü belirtisi olabilir. Vücudun bir yarısında olan kuvvet kayıpları (felç) ve uyuşukluk, görme kayıpları, işitme kayıpları, koku alamama, gözde kaymalar, çift görme, yüz felci, ani kişilik değişiklikleri diğer belirtiler arasında sayılabilir. Beyin tümörleri beyinin zarından kaynaklanan tümörler ve beyinin kendi dokusundan kaynaklanan tümörler olarak iki büyük guruba ayrılabilir. Bu tümörlerin kendi içlerinde Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı son derece ayrıntılı sınıflamaları vardır. Genel olarak söyleyecek olursak iyi huylu tümör derecesi düşük demektir ve bir kez ameliyatla tam olarak çıkarılıp temizlendiğinde bir daha tekrarlamayan, hastanın normal yaşamını devam ettirebildiği tümörler demektir. Kötü huylu tümör ise, derecesi düşük, ameliyatla çıkartılıp temizlenmesine rağmen zaman içerisinde nükseden, kemoterapi, ışın tedavisi gibi tedavilerin ameliyata ek olarak yapılması gereken tümörlerdir. Beyin tümörlerinin günümüzde hala en geçerli, doğru tedavi yöntemi ameliyatla çıkartılıp temizlenmesidir. Bu durum özellikle iyi huylu tümörlerde daha ön plana çıkmaktadır; çünkü hasta başka bir tedavi yöntemine gerek kalmaksızın kurtulur ve normal yaşantısını sürdürür. Tümörün tam çıkarılamaması durumunda nüks kaçınılmazdır ve sorun devam edecektir. Dolayısıyla iyi bir cerrahi bu tür hastalarda hayati önem arz eder. Kötü huylu beyin tümörlerinde de iyi yapılmış bir ameliyat kaliteli yaşam süresini uzatan en önemli yoldur. Ancak bazen bu hastalarda kemoterapi, odaklı ışın tedavisi (gamma-knife, cyber-knife gibi) yardımcı tedavilere ihtiyaç duyulabilir. Kemoterapi, Gamma-Knife, Cyber-Knife gibi yardımcı tedavi yöntemlerinin ameliyat yapılmadan tek başlarına fayda sağlamayacağının özellikle bilinmesi gerekir. Özetle söyleyecek olursak, beyin tümörlerinde tecrübeli cerrah, tam donanımlı ameliyathane şartlarında iyi yapılmış bir ameliyat hayat kurtarır