Ultrason İle Tanı Koymak Mümkün
Hastalığın tanısı için kullanılan yöntemler hakkında da bilgi veren Erdolu şunları söyledi:“Hastalarımızın canını yakmayan ultrason cihazı ile tanı koyabiliyoruz. Bu incelemede yüzeysel damarların çapını ölçüyoruz. Çap ne kadar genişlemişse, hastalık da o kadar ilerlemiş demektir. Ayrıca içerideki kan akışının yönünü ve ne kadar ölçüde bir kaçak oluştuğunu ve toplardamarların genel durumunu değerlendiriyoruz. Buradan elde ettiğimiz bulgular ışığında ise nasıl bir tedavi uygulayacağımıza karar veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Tedavide iki Ayrı Yöntem Mevcut
Varis hastalığının tedavisinin kozmetik ve fonksiyonel olmak üzere ikiye ayrıldığını söyleyen Erdolu, kozmetik tedavilerin daha çok kadın hastalarda, lazerle yakma, iğne ile içeri köpük sıkma gibi tedaviler olduğunu kaydetti. Fonksiyonel tedavinin ise varisin oluşumuna neden olan patolojik sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu ifade eden Erdolu konuya şu şekilde açıklık getirdi:“Terse dönen kan akış yönünün yeniden düzeltilmesi şu an mümkün değil. O nedenle fonksiyonel tedavide, kasıktan ayağa doğru ters kan akışı sorunu yaşatan damarların fonksiyonları durduruluyor. Cerrahi olarak kasık ve diz arasındaki damarı çıkarıyoruz. Bu damar yedek bir damar olduğu için çıkarılması hastalarda bir sıkıntı yaratmıyor. Bu damarın fonksiyonunu ortadan kaldırdığımız diğer bir yöntem ise, damarın içine bir katedral ile girerek içini doldurmak ve damarın aktivasyonunu ortadan kaldırmaktır. Belden anesteziyle yarım saatlik bir operasyon uyguluyoruz ve hastalar 3 gün sonra normal yaşamına dönebiliyor. Ya da yine damarın içine bazı ilaçlar sıkarak damarın kapanmasına vesile oluyoruz. Neredeyse hiç anestezi gerektirmeyen bir yöntemdir bu. Tedavinin yöntemine hasta bazlı karar vermek gerekiyor. Fonksiyonel tedavilerde yeniden varis görülmesi ihtimali düşük. Birçok hastada ilaç tedavisi de kullanıyoruz. Bu ilaçlar hastalığı ortadan kaldırmıyor ancak hastaların yaşadığı sıkıntıları azaltmaya katkı sağlıyor.”