Antik yıllarda 'Tanrıların Besini' deniyordu şimdi kıymeti bilinmiyor
İnsanlar için hayati önem taşıyan şeylerin başında şüphesiz ki oksijen gelir. Oksijen döngüsünün sürekli olarak devam edebilmesi için arılara gereksinim duyulur. Arıların olmadığı bir dünya her zaman eksik kalır. Arılar bal yapmalarıyla ünlü kanatlı böcek türü olarak bilinir. Ancak Arılar bal dışında perga adıyla tabir edilen arı ekmeğini de üretir. Bu ekmeğin sağlık açısından çok fazla yararı vardır.
Perga; kraliçe arı, işçi arılar ve yavru arıların temel gıda maddesi. Arı ekmeği arılar tarafından petek gözlerinde depolanıyor ve bu temel gıda maddesi, pupadan yeni çıkan yavru arıların da ilk besinini oluşturuyor. Bu nedenle pergaya bebek arı maması da deniyor.
Kimi uzmanlarca antik kaynaklarda emsalsiz faydaları sebebiyle “ambrosia” (tanrıların besini) olarak bahsedilen gıdanın da arı ekmeği olduğu düşünülüyor. 100 gram arı ekmeğinin içeriğinde 13 miligram P vitamini (rutin) bulunduğu biliniyor. Arı ekmeği dışında hiçbir doğal gıda, bu denli yüksek dozda P vitamini içermiyor!
İnsülin direnci ve diyabete karşı arı ürünleri tüketmenin mucize etkisi
Arı Ürünleri Uzmanı Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, "2019 yılında, Meksika’da Guadalajara Üniversitesinde yapılan çift kör, randomize bir klinik çalışmada, tip 2 diyabetli hastalarda propolis takviyesinin kan şekeri düzeyleri üzerine etkisi değerlendirilmiştir." dedi ve araştırma sonuçları hakkında bilgi verdi.
"12 hafta süren bilimsel çalışmaya, Amerikan Diyabet Derneği (ADA) kriterlerine göre tip 2 diyabet teşhisi konulmuş ve herhangi bir farmakolojik tedavi almayan 36 yetişkin gönüllü katılımcı dahil edilmiş ve katılımcılar her grupta 12 kişinin yer aldığı 3 gruba rastgele ayrılmıştır.
1. grup kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden önce günde 2 kez 300 miligram propolis almıştır. 2. grup kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden önce günde 2 kez 850 miligram metformin kapsül almıştır. 3. grup ise hiç propolis ve metformin almamıştır.
Bilimsel çalışmanın sonucunda, tip 2 diyabetli bireylerde propolis takviyesinin, açlık kan şekeri ve HbA1C gibi biyokimyasal belirteçlerde olumlu yönde düzenleyici etki gösterdiği görülmüştür"
SAĞLIKLI BESLENME KOMPLİKASYON RİSKİ AZALTILABİLİR
Beslenme Uzmanı Dilara Koçak ise, kötü beslenme alışkanlıkları, obezite, şehirleşmenin artması, nüfusun yaşlanması, fiziksel aktivite düzeylerinde azalma ve diğer sağlıksız yaşam tarzı ve davranış biçimleriyle ilişkili olarak hızla artmaya devam eden diyabet hastalığının, 21. Yüzyıl!ın en büyük küresel sağlık problemlerinden biri haline geldiğine dikkat çekti.
Koçak; sık idrara çıkma, aşırı susama, kilo kaybı, yorgunluk, bulanık görme, yaralarda geç iyileşme gibi bazı belirtilerin diyabeti işaret edeceğini aktardı.
DİYABET NEDİR?
Diyabet, pankreasın kan şekerini düzenleyen insülin hormonunu yeterli miktarda üretemediği ya da üretilen insülinin vücutta kullanımında yaşanan problemler sonucu, kandaki şeker düzeyinin yükselmesi (hiperglisemi) ile karakterize olan kronik bir hastalık.
VÜCUDU NASIL ETKİLER?
Diyabet hastalığı, uzun dönemde vücutta ciddi hasara neden olabiliyor. Özellikle kalp, kan damarları, sinir sistemi, böbrek, göz, gibi organ ve sistemler diyabete bağlı kan şekerinin yüksekliğinden olumsuz etkilenir.
Diyabet tedavisinde amaç, kan şekerinin normal düzeylere indirilmesi ve hastalığın bilinen diğer zararlı etkilerini en alt düzeye çekmek olmalıdır. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını da içeren yaşam tarzı değişikliği ile diyabetli bireylerde komplikasyon riskinin en aza indirilmesi mümkündür.
Diyabet öncesi dönemde de beslenme davranışı ve yaşam tarzı değişikliğini içeren önlemlerin alınması ile diyabet riski geciktirilebilir ve hatta önlenebilir. Böylelikle, hem diyabet öncesi dönemde yer alan risk grubundaki bireylerde hem de diyabetli bireylerde yaşam kalitesi artırılabilir.
Diyabetli bireyler, günlük beslenmesinde yeterli proteine, kompleks karbonhidratlara, sağlıklı yağlara, taze sebze ve meyvelere, süt ve süt ürünlerine dengeli bir biçimde yer vermelidir.
Doğal beslenmeye özen göstermeli, paketli gıdalardan ise uzak durmalıdır.
Genel beslenme örüntüsü bu şekilde olmalı, ancak tabii ki tıpkı parmak izi gibi, her bireyin beslenme programı da birbirinden farklıdır" açıklamalarında bulundu.