“Onlara verdiğimiz 1 damla su bizim ağzımıza gelmiş gibiydi”
Deprem bölgesine vardıkları ilk gün insanların inanılmaz bir şekilde yardım istediğini belirten 112 sağlık personeli Şükrü Özyurt, “Depremden hemen sonra Kahramanmaraş'a doğru yol aldık. Yolda 2. depreme yakalandık. Gittiğimiz ilk gün insanlar bizden inanılmaz şekilde yardım bekliyordu. İlk seferde birkaç kişiden çok daha fazlasını çıkardık. Her yanına gittiğimiz depremzedenin 8-10 saat susuz kalmasından dolayı dudaklarında kuruluk vardı. Onlara değdirdiğimiz 1 damla su bizim ağzımıza gelmiş gibiydi. 7 Şubat tarihinde, sabah saatlerinde Vildan hanım ve kızından ses almıştık. Kendilerini gece 01.00 gibi çıkartıp diğer ekibe teslim ettik. Biz afete gittiğimizde tam donanımlı bir şekilde hazırlanmıştık. Aynı zamanda 8 yıllık UMKE üyesiyim. Gelirken de burada bir ailemin olduğu sevinci ile gelmiştim. Ama Kahramanmaraş'tan ayrılırken de orada da artık bir ikinci ailemin olduğunun bilinciyle Samsun'a döndüm” şeklinde konuştu.
“Onlar hala kulaklarımızda yankılanıyor”
Ortalama 15 dakikada bir artçı deprem olduğunu ifade eden UMKE çalışanı Murat Kurt, “Biz o akşam ilimizde kar uyarısı olduğundan dolayı hazır olan UMKE timiydik. Samsun'un hazır olan tek UMKE timi bizdik. Depremi hissettiğimiz andan itibaren ilgili birimlerle hemen iletişime geçtik. Bakanlıktan çıkış emri geldiği gibi timimizle beraber yola çıktık. İkinci depreme Kahramanmaraş'ta yakalandık. Yollar bizi çok zorladı. Sivas'tan sonra yollar kapalıydı. Kahramanmaraş'a girdiğimizde bir kargaşa vardı. Sabah saat 08.00'e kadar Kahramanmaraş'ta kurtarma çalışması yaptık. Daha sonra Nurhak ilçesine görevlendirildik. 5 gün boyunca orada kaldık. Kurtarmalarımızı, müdahalelerimizi her şeyi orada yaptık. Beni en çok etkileyen vaka ise Nurhak ilçesinde sabah sıfırın altında 10 derece hava varken, akşam sıfırın altında 22 dereceleri buluyordu. Biz 16 saatlik kurtarma operasyonu yaptık. Ortalama 15 dakikada bir artçı deprem oluyordu. Diğer illerden gelen 112 personelleri, AFAD, AKUT ve UMKE ekipleri de bizimle birlikte çalışıyordu. 1 teyzemizi enkazdan çıkardık. Sağlık ekiplerine ‘onlara her zaman dua edeceğim' demiş. Bu bizi çok mutlu etti. Kurtardıklarımızla gurur duyduğumuz kadar, ulaşıp kurtaramadığımız vatandaşlarımıza da üzüldük. Onlar da hala kulaklarımızda yankılanıyor maalesef. Kolay unutabileceğimiz hâtıralar değil bunlar” ifadelerini kullandı.
“Ailemize ‘Allaha emanet olun' demekten başka bir şansımız yoktu”
Kişilerin oradaki mücadelesini gördükten sonra herhangi bir yorgunluğunun kalmadığı söyleyen 112 çalışanı Hakan Anarat, “Biz Hatay bölgesinde görev aldık. Haberi ilk aldığım anda evimde çocuklarımla beraberdim. Bir anda bölgeye gitmek için hazırlıklara başladık. Ailemize ‘Allaha emanet olun' demekten başka bir şansımız yoktu. Çünkü biz geride bıraktıklarımızı düşünmeden yola çıktık. Oradaki insanlara bir fayda verebilmek için yola çıktık. Yola çıkarken de helalleşip çıktık. Kendi çocuklarım okula gitmek için hazırlık yapıyorlardı. Biz arabamızı alıp 3 kişi yönlendirilerek yola çıktık. 112 olarak ambulansla yola çıktık. Bölgeye ilk varan ekiplerden bir tanesi bizdik. Hastanenin etrafında daha tahliye bile olmamıştı. Güzergahımızı seçerken bile neresi daha kısa sürer diye düşündük. Biz Kayseri üzerinden giderek daha kısa sürede ulaştık. Orada depremi yaşamış olup aileleri enkazın altında olan sağlık personeli arkadaşlarımın görevinin başında olduğunu gördüm. Psikolojileri bozuktu ama ona rağmen insanlara faydalı olabilmek için ellerinden geleni yaptıklarını gördüm. Kişilerin oradaki mücadelesini gördükten sonra orada bizim herhangi bir yorgunluğumuz kalmadı. Direkt hastalarımıza müdahale ederek nakillerimizi yapmaya başladık. Aldığım nakil hastalardan birisi Samsun Canik bölgesindenmiş ve 2 çocuğuyla beraber enkaz altında kalmış. 1 çocuğunu çıkarabildik. Bu camiada bizim önceliğimiz kendimizden ve ailemizden çok, insanlara nasıl faydalı olabiliriz düşüncesini yaşayıp tecrübe ettik” açıklamasında bulundu.