A'dan Z'ye 'uyuz' hastalığı: 15 dakikada bulaşıyor, 4-6 hafta sonra belirtiler ortaya çıkıyor! İlk belirti gece kaşıntısı! Bu eşyaları sakın ortak kullanmayın...
Türkiye'de artan uyuz vakaları ile ilgili uzmanlar uyarılar yapmaya devam ediyor. İnsandan insana 15-20 dakikalık temasla bulaşabilen bu hastalığın belirtilerine karşı Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Sıla Kılıç Sayar önemli bilgiler verdi. Uyuz hastalığından korunmak için dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin ise "Kişisel eşyalar kesinlikle ortak kullanılmamalı" dedi. Uzman isimlerden uyuz hastalığına karşı önemli uyarılar bu haberde...


Uyuz hastalığı, deriyle sınırlı olan ve hayatı tehdit etmeyen bir hastalık olmakla birlikte şiddetli kaşıntıya sebep olabilmesi, insandan insana kolayca bulaşması ve kimi zaman da tedavisinin uzun sürebilmesi sebebiyle herkesin korktuğu bir hastalık haline geldi. Doç. Dr. Sıla Kılıç Sayar, uyuz vakalarının genellikle gece kaşıntısıyla belirtilerini göstermeye başladığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Uyuz, ‘Sarcoptes scabiei' adı verilen gözle görülmeyecek kadar küçük akarların bulaşması ile insandan insana, birlikte uyuma, sarılma, cinsel temas, havlu, çarşaf, yastık, kıyafetlerin ortak kullanılması gibi temas yöntemleriyle bulaşır. Ancak, kısa süreli temasla bulaşması beklenmez. Hastalık genellikle, 15-20 dakika teması takiben bulaşır. Hayvandan insana ise uyuz hastalığı bulaşmaz.”

Uyuz hastalığının bulaştıktan sonra hemen belirti göstermediğini, ilk belirtilerin ortaya çıkma süresinin 4-6 hafta arasında olduğunu belirten Sayar, kimden ve nasıl bulaştığının tespitinin zor olduğunu söyledi. Sayar, “İlk belirti kaşıntıdır. Her ne kadar bu kaşıntının çeşitli özellikleri olsa da günümüzde uyuz sıklığı çok arttığı için kaşınan her hastadan doktorlar öncelikle uyuzdan şüphelenir. Kaşıntı en çok el parmak araları, el bilekleri ve karın bölgesinde göbek çevresindedir. Kısa bir sürede öncelikle bu bölgelerde başlayan, sonra yayılan minik su toplamaları ortaya çıkar. Ama kaşıntı şiddetlendikçe hastaların kaşımasına bağlı olarak bu su toplamaları yani veziküller parçalanır ve kabuklu yaralar haline gelir” şeklinde konuştu.
DOKTORA DANIŞMADAN İLAÇ KULLANMAYIN!
Doç. Dr. Sıla Kılıç Sayar, dermatologlara danışmadan doğrudan kremlerin kullanılmasının özellikle hamileler ve çocuklar için çok tehlikeli sonuçlar doğurabildiği uyarısı yaptı. Sayar, tedaviyle ilgili şunları söyledi: “Uyuz hastalığı genellikle topikal tedavilerle yani kremlerle tedavi ediliyor. Uzun yıllardır ülkemizde olmayan ve artık ülkemizde de bulunan tablet tedavisi de kullanılabiliyor. Kremleri doğru kullanan, anlatılan uygulama şekline ve önlemlere uyan kişiler genellikle başarılı bir şekilde tedavi olmaktadır. Kremler tipine göre bazen 24 saat, bazense 72 saat aralıksız vücutta bekletilir. Bu sürede arada eller yıkanması gerekirse mutlaka sonrasında krem yeniden sürülmelidir ya da eldiven takılarak günlük faaliyetler yerine getirilmelidir. Kıyafetler ve diğer temas edilen kumaşlar en az 60 derecede yıkanmalıdır. Eğer cilt kuruluğu ve irritasyon gibi durum tetiklenmediyse de gün geçtikçe kaşıntı azalacaktır. Bir ay boyunca hafif kaşıntılar olabileceğini unutmamak gerekir. Bu süreçte cildi nemlendirmek yardımcı olacaktır.”

Uyuz hastalığına yakalandıktan 4-6 hafta sonra belirtiler ortaya çıktığı için evde ya da aynı ortamda yaşayan diğer kişilere hastalık bulaşmış olsa bile şikayetleri olmayabileceğini belirten Doç. Dr. Sıla Kılıç Sayar, şu uyarıda bulundu: “Ailede ya da birlikte yaşanan ortamda bir kişi hastalandıysa, şikayeti olan ya da olmayan kişiler mutlaka eş zamanlı olarak tedavi olmalı. Doğru tedavi uygulanırsa uyuz hastalığı kendiliğinden tekrarlamaz. Ancak yeniden bulaş olması durumunda tekrar uyuz gözlemlenir. Bu nedenle de tüm aile bireyleri aynı anda tedavi olmadıysa yeniden bulaş gözlemlenebilir.”
“UYUZ GEÇSE BİLE KAŞINTI DEVAM EDEBİLİR”
Atopik deri yapısına sahip ya da halihazırda egzaması olan kişilerin, uyuz hastalığına karşı daha dikkatli olması gerektiğini dile getiren Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Sıla Kılıç Sayar, “Uyuz kremleri çoğu zaman cildi kurutan veya tahriş eden kremler olabilir. Bu nedenle özellikle atopik deri yapısına sahip veya egzaması olan kişilerin cilt kuruluğu artabilir ve egzama ortaya çıkabilir. Bu süreçte uyuz geçse bile kaşıntı devam edebilir hatta artabilir. Tedavinin başarısız olup olmadığına mutlaka sizi tedavi eden hekim karar vermelidir. Uyuz geçtiyse diğer şikayetler için tedavi düzenler. Yeni bir hekime başvurulduğunda aslında uyuz değilmişsiniz, egzamanız varmış denilebilir. Oysa uyuzunuz tedavi olmuştur” dedi.

Uyuz hastalığının hızla yayılım gösterdiğini ve kişilerin hayat kalitesini düşürdüğünü söyleyen Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, “Özellikle toplu taşımada, kalabalık ortamlarda hijyene dikkat edilmeli. Havlu, nevresim, iç çamaşırı gibi kişisel eşyalar kesinlikle ortak kullanılmamalı" dedi. Sarcoptes scabiei'nin neden olduğu, deride kaşıntı ile seyreden ve bulaşıcı bir hastalık olan uyuz, tüm yaş gruplarında görülebiliyor. Uyuz hastalığının önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Dr. Nurten Elkin, “Özellikle okul, yurt ve bakımevleri gibi toplu yaşanan yerlerde daha sık görülüyor. Hastalık kişiden kişiye 15-20 dakikalık yakın temasla bulaştığı gibi; aynı yastık, yorgan, çarşaf ve ortak giysilerin kullanımı da büyük bir risk faktörüdür" diye konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Elkin, "Uyuz çoğu zaman, egzama başta olmak üzere mantar enfeksiyonları, böcek ısırıkları ve kıl kökü iltihaplanmaları gibi pek çok deri hastalığı ile karıştırılabildiği için tanısı gecikebiliyor. Uyuzu ayırt edebilmek için özellikle geceleri olan ve sıcakla artan kaşıntının tanımlanması önemlidir. Kaşıntılar daha çok el ve ayak parmakları arası, bilekler, koltuk altı, göbek deliği çevresi, bel, meme ucu ve kasık bölgesi gibi deri kıvrımlarında görülmektedir. Bulaşma, yakın temasla olur. Özellikle toplu taşımada, kalabalık ortamlarda hijyene dikkat edilmeli. Havlu, nevresim, iç çamaşırı gibi kişisel eşyalar kesinlikle ortak kullanılmamalı" ifadelerini kullandı.
“İLAÇ TEDAVİSİ VE BERABERİNDE HİJYEN ÖNLEMLERİNİN ALINMASI GEREKİYOR"
Uyuz hastalığının mutlaka medikal tedavi gerektirdiğini ifade eden Dr. Elkin, “Uyuz hastalığı kendiliğinden iyileşen veya geçen bir hastalık değil. İlaç tedavisi ve beraberinde hijyen önlemlerinin alınması gerekiyor. Hijyen önlemlerinin alınmadığı durumlarda da tedavi yetersiz kalabilir ve hastalık tablosu tekrarlayabilir. İlaç tedavisine başlandıktan sonra son 3 gün içinde giyilen giysiler, yastık-yorgan kılıfları, ayakkabılar gibi deri ile temas eden her şey 3 gün süre ile plastik bir torbaya konup, ağzı kapatılarak havasız kalması sağlanmalı ya da en az 60 derece sıcaklıkta yıkanmalı" dedi.
"BİLİMSEL KANITA DAYANMAYAN UYGULAMALARDAN UZAK DURULMALI"
Tedavide hekim onayı olmadan herhangi bir uygulamadan kaçınmak gerektiğini de ifade eden Dr. Elkin, “Bilimsel kanıta dayanmayan çamaşır suyu, karbonat, sirke ve kül gibi bazı karışımların uygulanması tedavide etkili olmayacağı gibi bazı alerjik ya da egzamatöz lezyonların gelişimine neden olabilir ve bu arada da hastalığın bulaştırıcılığı devam edecektir. Uyuz hastalığında uygulanan tedaviyle genellikle birkaç gün içinde semptomlar hafifliyor ve hastalığın iyileşme durumu görülüyor ancak ciltteki kaşıntı ve tahriş bazen daha uzun sürebiliyor. Uyuz hastalığının tedavi edilmediği durumlarda enfeksiyon ilerleyebilir ve semptomlar kötüleşebilir. Ayrıca, enfekte kişilerden başkalarına da bulaşabilir, bu nedenle tedavi büyük önem taşıyor" diye konuştu.