KANSERİN DERECESİ VE EVRESİNE GÖRE ÖZEL TEDAVİ ŞART
Prof. Dr. Horuz, her kanserde olduğu gibi prostat kanserinde de tedavinin hastalığın derecesi ve evresine göre belirlendiğine dikkati çekerek, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:“Kanserin ‘derecesi’ saldırganlık durumunu, ilerleme hızı ve kabiliyetini; ‘evresi’ ise ne kadar alanı etkilediğini gösterir. Sık kullanılan bir örnek olarak kanseri ateşe benzetirsek; kanserin derecesi ateşin özünde ne kadar yakıcı olduğuna, evresi ise yangının ne kadar sahayı etkilediğine karşılıktır denilebilir. Kanser tedavisinde temel prensip, yayılmamış hastalıkla organı ve etrafını hastalıktan arındıracak yöntemleri kullanmak (cerrahi tedavi ve ışın tedavisi), yayılmış hastalıklarda ise vücudun tamamına etki edecek yöntemleri kullanmak (kemoterapi, hormon tedavisi, akıllı ilaç uygulamaları gibi kan yoluyla etki edecek ilaçlı tedaviler) şeklindedir. Aktif İzlem yaklaşımında hastalığın oluşturduğu risk tedavinin yükleyeceği zorluğa değmeyecekse, kanseri yakından takip edip, ileriki bir zamanda, gerçek bir risk ortaya çıktığında tedavi etmek amacına dayanır. Aktif izlem yaklaşımı aslında ertelenmiş bir tedavidir ve hastalığın tedavisi zorlaşmadan ve hastalık ilerlemeden en uygun vakti beklemek anlamına gelir. Bu yaklaşım, diğer kanser türlerinden farklı şekilde prostat kanseri hastaları arasında sayıca az da olsalar belirli bir grup için uygun olabilir.”
ROBOTİK CERRAHİ İLE YAN ETKİLER DAHA AZ
Prostat kanserinde Radikal Prostatektomi denilen prostat kanseri ameliyatını ise Prof. Dr. Horuz, şu şekilde anlattı:“Radikal Prostatektomi de kanserli dokuyu, geride hastalık bırakmadan tamamıyla vücut dışına almak ve vücudu kanserden arındırmak amacıyla yapılır. Bu yöntem yaşlı erkeklerde çok sık karşılaşılan ve idrar yapmada zorluğa neden olan ‘iyi huylu prostat büyümesi’ için yapılan ameliyattan tamamen farklıdır. İyi huylu hastalıkta prostatın sadece idrar yolunu tıkayan bölümleri temizlenip kanal açma işlemi yapılır. Oysa bir kanser cerrahisi olan radikal prostatektomi ameliyatı tüm prostat dokusunun, çevre yapılarla beraber, meni keseleri ve çoğu kez etraftaki lenf bezleri de dahil olmak üzere topluca çıkarılması amacıyla yapılır. Hastalarımız radikal prostatektomi ameliyatı sonrasında genelde 3-4 gün hastanede kalırlar. Robotik ameliyat ve perineal açık ameliyatta yatış süresi genelde 1-2 gün daha kısa olacaktır. Prostat çıkarıldıktan sonra idrar yolunda oluşan boşluğun, yani dış idrar kanalı ile mesane arasındaki bölgenin, bu iki kanal birbirine tekrar dikilerek bütünleştirilmesi gerekir. Bu sebeple idrar kanalındaki bu saha iyileşene kadar, ameliyat sonrasında hastanın idrarını bir sonda vasıtasıyla tahliye etmek gerekir. Robotik ve perineal ameliyatta bu süre taburcu sonrası 7 gün, açık retropubik ameliyat sonrasında ise 2-3 haftadır. Sonda çıkarıldıktan sonra hastalarımız gündelik faaliyetlerine dönebilirler, seyahat edebilirler, ofis ortamında çalışabilirler. Fakat yine de tam kapasiteli fiziksel aktiviteleri 1 ay süreyle ertelemek uygun olacaktır. Bu ameliyatların 2 önemli yan etkisi idrar kaçırma ve sertleşme zorluğudur. Yeni tekniklerle, özellikle robotik yöntem ve perineal yöntemlerin kullanılması ile her iki yan etkinin görülme sıklığı da giderek azalmıştır.”