Polifarmasi yüzünden acile başvurularda en sık elektrolit bozuklukları, aşırı düşük tansiyon, bilinç bulanıklığı ve kanama gibi belirtilerin yer aldığına değinen Doç. Dr. Durak, yaşlılar arasında çok sık kullanılan gıda takviyelerine de dikkat çekti ve önemli uyarılarda bulunarak, "Bu yaş grubunda sıkça kullanılan tansiyon, kolesterol düşürücü ilaçlar ve kan sulandırıcılar, her türlü bitkisel takviye ile etkileşebiliyor. Bu nedenle çok dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca bazı antibiyotiklerle kan sulandırıcıların birlikte alınması, non steroid anti inflamatuar (NSAİ) dediğimiz yaygın kullanılan ağrı kesicilerle başka bazı ilaçların olumsuz etkileri, en sık karşılaştığımız sorunlara yol açıyor. Bir de benzodiazepin dediğimiz, bazı kronik ağrıların tedavisinde veya psikiyatrik bozukluklarda kullanılabilen ağrı kesicilerin de değişik ilaçlarla kombinasyonları çok farklı etkilere yol açabiliyor. Özellikle ağrı kesiciler, bu yaş grubunun çok sık aldığı ilaçlar arasında yer alıyor. Bu da hastayı mide şikayetleri, peptik ülser gibi durumlarla acil servise götürebiliyor" dedi.
"BELİRTİLER DEĞİL, ALTTA YATAN ASIL HASTALIK TEDAVİ EDİLMELİ"
Tüm bunların aile, hasta, hasta yakını ve doktor işbirliği içinde çözümlenmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Durak, sözlerini şöyle noktaladı: "Polifarmasi sadece hastanın sağlığını riske atmıyor; sağlık maliyetlerini de aşırı derecede artıran bir problem. Bu hastalar sık sık acillik oluyor, birçok tetkik yapılıyor, kullanılan sarf malzemeleri vs, bunların hepsi sağlık maliyetleri açısından da ciddi sonuçları oluyor. Ayrıca bu hastalarda semptomları değil, asıl hastalığı kesin olarak tedavi ederek çoklu ilaç kullanımının önüne geçilebilir. Çünkü semptomlar işin sadece görünen yüzü, maske yani. Esas nedeni bulup onu tedavi ettiğimizde zaten semptomlar da hızlıca kayboluyor. Öbür türlü semptomu tedavi ederken yeni semptomlar çıkıyor, onun için başka bir ilaç yazılıyor, işte bu da reçete kaskadına dönüyor ve içinden çıkılamayan bir durum oluyor"