Tüdanya, ilk kez sahneye New York Gazinosu’nda çıkıyor:“Kibariye, Bergen ve ben çıkıyorduk. İlk sıra bendeydi. 1 ay her gün sahne aldım. O his tarif edilemez. Sahnede 20 şarkı söylüyordum. Sazlar, çelenkler, çok güzel elbiseler ve ben Tüdanya olmuştum. Külkedisi gibiydim... O dönem pavyonlar çok namusluydu. Sevgi, saygı vardı. İnsanlar müzik dinlemeye geliyordu. Arabeski yükselten bizlerdik. Hayatlarımıza bakın... Anlatmadığım, anlatamadığım o kadar çok şey var ki... Bu hayatları yaşayan bir sürü insan var. Seyircinin kötü hiçbir beklentisi yoktu bizden. İsteyen peçeteye şarkısını yazar, garsona verirdi. En çok istenen şarkım da ‘Seni Sevmeyen Ölsün’dü.”Kuliste kimseyle kavga etmedimTüdanya, İzmir’de ünlendikten sonra İstanbul sahnesine transfer oluyor. Şarkıcı o günleri şöyle anlatıyor: “İstanbul’da Hürriyet Gazetesi’nin eğlence çadırı vardı. İbrahim Tatlıses, Küçük Emrah, Ayşegül Aldinç... Böyle bir kadro sahne aldık. Çok anılarımız var. Bir gün bunları kitaba yazmak isterim. Gerçekten hikaye içinde hikaye hep.”Şarkıcı, 80’lerde İzmir Fuarı’nın en büyük sınav yeri olduğunu söylüyor: “Orası en büyük sınav yeri. Oraya herkes çıkamazdı. Ben 10 sene üst üste çıktım. Kimseyle kavgam, gürültüm olmazdı. Adım altta yazılmış, üstte yazılmış falan hiç bunları önemsemezdim. Fakat sahneyi yıkardım. Yurtiçi, Avrupa o dönem herkes ‘Seni Sevmeyen Ölsün’ şarkısını söylerdi.”“Seni Sevmeyen Ölsün”ü bir kerede kaydettikTüdanya, kitlelerin onu tanımasını sağlayan “Seni Sevmeyen Ölsün” şarkısının kendisine nasıl geldiğini şöyle anlatıyor: “Şarkı bana geldiğinde rahmetli Yılmaz Tatlıses sadece bağlamayla çalmıştı. Kaseti yollamış teypte dinliyordum. Aklımdan geçen ‘Bu nasıl şarkı’ düşünceleriyle stüdyoya gittim. Şarkıya rahmetli İlyas Tetik öyle güzel sözler yazdı ki... Stüdyoda sadece bir kere okudum ve kaydettik.”‘BÜLBÜL SUSTU’61 yaşındaki Tüdanya, İzmir’de yaşıyor. Gırtlak kanseri sonrası geçen yıl ‘en değerlim’ dediği sesini kaybeden şarkıcı, bu süreci nasıl atlattığını şöyle anlatıyor:“Şu an sağlığım bozuk. Ama çok şükür şikayet etmiyorum. İzmir’deyim, makineye bağlı yaşıyorum. 10 yaşında torunum var. Annesi 9 aylıkken bana bıraktı. Ben büyütüyorum. Oğlumun oğlu. Onunla geçiyor hayatım. En değerlim sesimi kaybettim. Az şey mi? Gırtlak kanseri oldum. Sesim, bademciklerim hepsi gitti. Bülbül sustu. Ama çok şükür, nefes alıyorum. Hayattayım. Bazen şarkılarıma denk geliyorum. Ama sesimi dinleyemiyorum, çünkü çok üzülüyorum.”Tüdanya, hem maddi hem de manevi zorluk yaşadığı dönemde Haluk Levent ve AHBAP Derneği’nin kendisine yardım ettiğini söylüyor: “Haluk Levent ile bağlantımız Polat Yağcı sayesinde oldu. Polat Yağcı’yı hiç tanımıyordum. Ama maddi manevi yanımda oldu. 9 ay Ege Üniversitesi Hastanesi’nde kaldım. 8 ameliyat geçirdim. Bir yudum su içemedim.”