"Figüran mecazi olarak 'sönük, etkisiz olan kimse' anlamına gelse de gerçekte dizi ve sinemada konuşması (replik) olmayan ya da çok az olan rolleri oynayan kimselere denir. Başroller, ışıklar, kameralar, karavanlar. Dizi ve film sektörünün olmazsa olmazları sayılırken, figüranlar genellikle arka planda kalır hatta unutulur. Hâlbuki onlar film setlerinin 'fark edilmeyen' yıldızlarıdır. Sıkça görürsünüz aslında onları ama dikkat etmezsiniz. İsimlerini kimse bilmez. Setler de bile 'Figüranlar şöyle geçsin' denir. Ya bir kafe sahnesinde arka masada oturan müşteri, ya bir hastane sahnesinde sırasını bekleyen hastadır, ya bir doktor ya da avukattır. Ya da Mehmet Yağmur gibi Yeşilçam filmlerinde devamlı dayak yiyen kötü adamdır. Yediği her yumrukta ayağa kalkıp evine ekmek götürdü Mehmet ağabey. Koordinatörlüğünü yaptığım 9'uncu Malatya Film Festivali'nde 'Sinemanın olmazsa olmazları' kategorisinde kendisine ödül vermiştik. Yüzlerce filmde binlerce dayak yemiş ve hep ayakta kalmıştı. Yıllar sonra 'fark edildiğinin' görülmesi onu çok mutlu etmişti. Ancak hayatın yumruğuna yenik düştü Mehmet abi. Bu dünyadaki filminde, Allah'ın kendisine yazdığı rolün son sahnesini çekti. Yakalandığı koronavirüs hastalığından maalesef kurtulamadı. Kendisine rahmet, ailesine ve sevenlerine baş sağlığı dilerim. Sinema emektir."