"Sinemaya ancak Şener Şen’le dönerim..."
Hürriyet'ten Umut Vardan, efsanevi dizinin ana karakterlerini buluşturdu ve yeni bir proje için umut ışığı belirdi...
Haberin Devamı
/

- Demin tarihi bir buluşmaya tanıklık ettim. O kadar içten ve birbirinizi özlemiş bir biçimde hasret giderdiniz ki. Şu soruyla başlayalım: Ali Haydar’la Hanım birbirlerini hatırladı mı?- T. Şoray: Ben çok iyi hatırladım Ali Haydar’ı ama Ali Haydar biraz hayırsız çıktı galiba!- Ş. Şen: Savunmam hazır; maalesef bir hayli yoğun çalışmaya girdim, yakın zamana kadar arada bir telefonlaşırdık ama bir süredir galiba irtibatı kestik. Neyse, bu soruşturma vesilesiyle tekrar buluştuk, hasret gideriyoruz. Ne güzel işte.
/

- Önce hanımlar tabii ki, Türkan Hanım, siz ‘İkinci Bahar’ projesine nasıl dahil oldunuz? Teklif nasıl geldi?- T. Şoray: Yavuz (Turgul) Bey’den geldi. Galiba Türker (İnanoğlu) Bey de aramıştı. Ben zaten daha önce Yavuz Bey’in senaryosunu yazdığı ‘Sultan’da oynamıştım. Kendisinin kalemine, senaryo yazarlığına büyük hayranlık duyuyordum. ‘Sultan’ı hatırlıyorsunuz değil mi?Ş. Şen: Hatırlamaz olur muyum, bizim sizinle sinemamızdaki ilk ve tek filmimiz.T. Şoray: Muhteşem bir filmdir. Benim sinema kariyerimdeki en önemli yapımlardan biridir. Dolayısıyla ‘İkinci Bahar’da Yavuz Bey’in ismini duyar duymaz, bir de işin içinde Şener Bey var, hemen “Evet” dedim ve teklifi kabul ettim.Ş. Şen: Zaten Yavuz’la yol arkadaşlığımız bilinen bir şey. Ben açıkçası dizilere pek sıcak bakmıyordum. Böyle bir öneri gelince Yavuz’la oturduk, ardından ‘İkinci Bahar’ın başından sonuna kadar bütün dökümü, en azından sinopsis düzeyinde hazırlandı.
Haberin Devamı
/

- Hanım karakterini nasıl tanımlarsınız?- T. Şoray: Bir kere daha başında belli olmuştu; hakkını arayan, savunan, güçlü bir karakter. Ekonomik güçlüklerle uğraşıyor, iş arıyor ve bir bulaşıkçı ilanı görüyor. Ardından da Ali Haydar’la karşılaşıyor. 10 dakika işe girerken pazarlık sahnesi vardı; sigorta yaptırılmasını istiyor, karşı taraf kabul etmiyor, “Yapacaksın, yapmayacağım” derken bu bölüm 10 dakikayı buluyordu. İşte böyle hakkını arayan, aşkı için de mücadele eden çok güçlü bir karakter. Çocukları için de benzer bir mücadele veriyor ve bu tavrı bütün dizi boyunca da sürdü.
/

- Şener Abi, Ali Haydar karakteri için siz neler söylersiniz?- Ş. Şen: Benim için sinemada hep değişik rolleri deneme fırsatı oldu. Ali Haydar da bunların arasında çok özel yeri olan bir karakterdi. Senaryoyu başından beri bildiğimden benim için çekimler başladığında zor olmadı. Zaten hazırlığı bir yıl sürmüştü, ben de bu süre zarfında Ali Haydar için gerekli bilgilere sahip oldum. Hatta kökenleri üzerinde sağlam bir yapı kurmak için Antep’e gittik, Antep mutfağını inceledik, Antep ağzı araştırması yaptık. Ali Haydar uzun yıllar İstanbul’da olduğu için Antepliliğini vurgulayan hafif dokunuşlarla bizce doğru bir profile ulaştık.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

- Hürriyet Pazar soruşturmasında jüri üyelerinin birçoğu bu diziye ‘İlk 10’ listelerinde yer verdi ve nihayetinde ipi açık ara birincilikle göğüsledi. Bu durum şunu da gösteriyor: Demek ki aradan bu kadar süre geçmesine karşın insanların belleklerinde bir iz bırakmış, hatıralarda hoş bir sada olmuş. Bu kadar beğenilmesini ya da akılda kalmasının kerametini siz neye bağlıyorsunuz?- T. Şoray: Çok gerçekçi olmasına herhalde; anlatılanlar o kadar doğaldı ki. Bir de her şeyiyle dört dörtlük olmasına. Bu tür işlerde her şeyin birbirini tamamlaması gerekiyor. Çünkü yaratıcılık kolektif bir şey. Her şeyden önce bir sinema filmi gibiydi bu proje. Mesela ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’da da böyleydi. Yönetmen, senaryo, oyuncular, öykü; hepsi birbirini tamamlıyor ve ortaya böylesi bir yapıt çıkıyordu... Bu tür durumlar, bu tür bir ahenk, birliktelik her filmde ya da dizide olmuyor. Mekândı, müzikti, hepsi birbirini o kadar güzel tamamladı ki ‘İkinci Bahar’da. Mesela oyuncular süperdi, her rol o kadar inandırıcıydı ki. Hele o gençler...
/

- Gençler konusuna bir sonraki aşamada geleceğiz. Dizinin zamana yenik düşmeme meselesini Şener Abi’ye de sorayım...- Ş. Şen: Bence bu durumun nedeni insanı güzel anlatmasından, ilişkileri güzel anlatmasından yani senaryonun güçlü olmasından kaynaklanıyor. Biz bu zamana yenilmeme konusunu şimdi ‘İkinci Bahar’ için konuşuyoruz, Shakespeare’i düşünelim, o yüzyıllara yenilmemiş. Ama temel ne? Orada da çok güçlü, sahici insan ilişkileri var. Toparlarsak insanı, doğasını, gelgitlerini, acılarını, sevinçlerini, zaaflarını, mutluluklarını, hırslarını anlatmanın üstesinden gelebilenler kalıcı olmayı da başarıyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

- Yıllar sonra o döneme ilişkin kişisel tortular arasında dolaşsak...- Ş. Şen: Benim oyunculuk serüvenim çok karmaşık, yani şunu demek isteyeceğim. Biz Türkan Hanım’la ilk kez ‘Sultan’ filminde karşılaştık ve başka da bir projede oynamadık. Orada da seyircinin beklediği bir Şener Şen vardı: Salak bir bakkaldım.T. Şoray: Ya öyle deme, çok şekerdi.Ş. Şen: Şöyle açıklayayım o zaman; ciddiye alınmayan, peltek konuşan vs. Tabii ki o bakkalın şansı yoktu o filmde. O bir renkti, ‘jön’ Bulut Aras’a giden yolda. ‘İkinci Bahar’da kural dışı bir şey yaptık. Türkan Hanım Türk sinemasının idollerinden; güzelliğiyle, oyun gücüyle, her şeyiyle gerçekten Türk sinemasının Sultan’ı ve bu unvan ona halk tarafından verilmiş. Özel bir yerde duruyor. Tabii ki bu çok güzel kadının filmlerde beraber oynayacağı adamlar da çok havalı, yakışıklı adamlar... Buradan bir yere getireceğim meseleyi; kabak kafalı, pos bıyıklı bir adam Ali Haydar... İlk anda Türkan Hanım’la böyle bir görüntüye sahip karakterin yan yana gelmesi düşünülemez. Toplumda değer yargıları vardır, ‘yakıştırma’ denilen bir şey vardır. Türkan Hanım, siz de bir şeyi kırdınız bu diziyle, ‘baby face’ yakışıklı jönlerden vazgeçtiniz, ilk defa sahici bir karakterle birlikte oldunuz. Diziden önce halka sorup bir anket yapsalar ve “Türkan Şoray’la Şener Şen bir aşk filminde oynasalar ne dersiniz” diye bir soru sorsalardı genel bir çoğunluk böylesi bir projeyi reddederdi. “Olur mu canım, böyle kabak kafalı, pos bıyık bir adamla dünya güzeli bir kadın nasıl bir araya gelir?” Burada senaryonun gücüne geleceğim, Yavuz bunu gören ilk insan. Yavuz dedi ki, “Ali Haydar’la Hanım’ın aşkı olur, bu da Şener’le Türkan Hanım oynarsa olur.” Ama Türkan Hanım’ın bunu kabullenmesi de bence onun için devrim niteliğinde bir şeydi. Ali Haydar fiziğiyle etkileyici değildi, karakteriyle, etrafıyla olan ilişkisiyle etkiledi Hanım’ı. Kadınına, çocuklarına, onun çocuklarına sahip çıkmasıyla etkiledi. Yani biz şunu gösterdik; “Sadece yüze bakarak karar vermeyin, bir insanı yakından tanımadan onun hakkında fikir sahibi olamazsın. İlk izlenime aldanmayın.”
/

- Konuyu futbola getireyim. Mesela bazı genç oyuncular vardır, büyük ışıltılara sahip. Ama yaş ve tecrübe aldıkça sistem içinde kaybolurlar. Ama ‘İkinci Bahar’ın gençleri kaybolmadı. Nurgül Yeşilçay, Ozan Güven, Devin Özgün Çınar gibi... Bu konuda neler söylersiniz?- Ş. Şen: Oyunculuk öyle bir şey ki kimse torpille oyuncu olamıyor. Oyuncu kendi kendine yol açıyor. Bir insanda farklı bir yetenek varsa bunun görülmemesi mümkün değil, tabii iyi senaryo koşuluyla... ‘İkinci Bahar’daki tüm karakterlerin hikâyesi o kadar güzel işlendi ki. İşte Nurgül’ün annesiyle ilişkisi, kardeşleriyle ilişkisi, Ozan’ın ilişkisi, Yasemin’in ilişkisi, Devin’in; hepsinin. Dolayısıyla onlar da bu senaryoda kendilerini gösterme fırsatı buldular. Bugünün önde gelen oyuncularının birçoğu oradan çıktı böylece. Yani iyi yazılmış, iyi yönetilmiş bir dizide, kendilerine yol açtılar...T. Şoray: Benim özellikle Nurgül’le ilişkim sürdü, birçok kez evime geldi, onu çok sevdim, aramız çok iyi. Zaten dizinin çekimleri sırasında ondaki ışığı görüyordum, bunu ona da söylemiştim. Yani ileride nerelere geleceğini tahmin edebiliyordum. Ozan için de geçerli söylediklerim, diğer genç arkadaşlar için de; hepsi o kadar yetenekliydi ki. Hakikaten bir kazanç böyle gençler.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

- Türkan Hanım, geçen yıl sinemayı artık bıraktığınızı ilan etmiştiniz. Hâlâ bu kararınızın arkasında mısınız?- T. Şoray: Şöyle bir açıklama yapayım: Şener Bey’le birlikte oynamam yönünde bir teklif gelirse tekrar varım...
/

- Bir de şuna vurgu yapılabilir sanırım, ‘İkinci Bahar’ın yemekle ilişkisi malum. Bu aralar yemek konusu toplumun öncelikli meselelerinden. “Menemen soğanlı mı olmalı soğansız mı?” başta olmak üzere birçok tartışma başlığı var. Galiba ‘Yabancı Damat’ta da yemek öncelikli duraklardan biriydi. Latife yapayım, ‘İkinci Bahar’ bugünü o zamanlardan görmüş mü acaba?- Ş. Şen: Evet, ileriyi görmüş ama dizinin yapısı zaten yemek üzerine kurulmuştu. Fonu böyleydi.T. Şoray: Sorular geldikçe benim de anılarım canlanıyor. Öyle bir ortamdaydık ki sürekli kebap yiyoruz, etraf zaten hep kebapçı dolu. Çekimler bitiyor, soluğu gene kebapçıda alıyoruz. Bol bol künefe de yiyoruz. Her şey o kadar güzel ki, ben tabii bu arada farkında olmadan bir hayli kilo almışım. Bir sahne var; Hanım, Ali Haydar’a kızıyor ve inat için rakip kebapçıya gidiyor, orada çalışacak. Ali Haydar da bu duruma kızıyor, onu sırtına yükleyip geri getirecek. Yani beni kaldırması gerek. Ama o kadar kilodan dolayı kaldıramadı. Ş. Şen: Valla bunu ben söylemedim. Bakın, siz söylediniz!T. Şoray: Tamam ben söylüyorum, 10 kilo falan almışım.Ş. Şen: Ben kaldırmayı denedim ama olmadı.T. Şoray: Ondan sonra nerden buldularsa Şener Bey’e benzeyen birini buldular.Ş. Şen: Evet, dublör geldi.T. Şoray: Buradan açıklıyorum, dizideki bir tek hile odur. Beni Şener Bey’in yerine başkası taşıdı.Ş. Şen: Benim kostümlerimi giydi. Sırttan çekildi, o da kabak kafalı.T. Şoray: Adam pehlivan mıydı neydi?Ş. Şen: Valla bilmiyorum ama sınavı geçti ki, sizi taşıdı.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

- Son ‘mısır tartışması’ dolayısıyla popüler sinema yapanlarla bağımsızlar arasındaki haksız salon dağıtımı sık sık gündeme geldi ve eski zamanlara dönülerek, sizin de katıldığınız 1977’eki ünlü sansür yürüyüşü hatırlatıldı. O zamanki birlikteliğin artık olmadığı vurgulandı. - T. Şoray: Evet, eskiden ne güzeldi, hep birlikte hareket ederdik... Yıllar önce bahsettiğiniz o ünlü yürüyüşte bütün sinema emekçileri tek vücut oldu. Şimdi artık dağınıklık hâkim herhalde, başka ne diyebilirim ki?Ş. Şen: Bu kavga sadece sinema sektörüne ait bir çatışma değil. Sistem insanları o kadar farklı şekilde davranmaya yönlendiriyor ki; ortada çıkarlar var, başkalarını ez, yok et noktasına geliyor insanlar. Yani acımasız sistem sadece sinemaya değil, hayatın her alanına hâkim. İnsan ilişkilerine bakın, o kadar değişti ki davranış biçimleri.
/

- Gelelim güncel meselelere... Son olarak sinemacılarla dağıtımcı firma arasında yaşanan ve tarihe ‘mısır tartışması’ olarak geçen krize ne diyorsunuz?- T. Şoray: Bu soruya ikimiz adına Şener Bey cevap versin..Ş. Şen: Biz yıllarca kameranın önündeydik, arkasında değil. Hele hele o zamanki ticari işlerin nasıl döndüğünü hiç bilmiyoruz. Fakat şunu biliyoruz, kariyerimiz boyunca hiç böyle bir gürültü patırtıya rastlamadık. Nasıl bir düzen kurulmuşsa sinemacılarla işverenler büyük bir uyum içinde işleri yürütüyorlardı. Bu yeni sistemde her şey bambaşka sanırım. Sonuçta ne oldu tam bilmiyorum açıkçası ama büyük ihtimalle yaşanan çıkar kavgasıdır... Ne diyelim, Allah yollarını açık etsin...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

- Şener Abi, aradan 20 yıl geçti, yeniden ‘mutfağa’ döndünüz! Ali Haydar’ken Lütfü Usta oldunuz (gerçi bu rolü daha önce de canlandırmıştınız ama). Tiyatro oyunu nasıl gidiyor. ‘Zengin Mutfağı’na yönelik heyecanınız ne durumda? - Ş. Şen: Tiyatro çok zor, yıpratıcı. Bir de sürekli oynayarak kendinizi zinde tutmanız gerek. Ben ta ‘rahmetli’ Egemen Bostancı zamanından bu yana sahneye çıkmıyordum. Tabii ki değişik bir heyecan oldu. Hoşuma gidiyor, ilgi de büyük. Yakında, 22-23 Şubat tarihleri arasında Ankara’da da oynayacağız. Bu ayrı bir motivasyon kaynağı olacak tabii. Ali Haydar’la Lütfü Usta arasındaki ilişkiye gelince; evet ortak parantezde bir mutfak var ama elbette ki ikisi de ayrı karakterler...