Bir kadın meselesi olması öncelikle. Eğer yeterince güçlüysen, önemli bir statün varsa olayların ve insanların nasıl kolaylıkla manipüle edilebileceğini biliyoruz. Hikayemizde masumiyetin, temizliğin sembolü olan ‘O Kız’ o kadar köşeye sıkışacak ki bütün masumiyetini çiğneyip bir savaşa girecek. Bakalım kazanabilecek mi?
Sitare karakterine hayat veriyorsunuz dizide. Sitare nasıl biri? Onu sizin için ilginç hale getiren yanları neler oldu?
Sitare de bir zamanlar masum bir kız çocuğuydu. Yaşadığı hayat onu sertleştirmiş, saldırgan biri yapmış. En büyük hedefi güçlü kalmak, gücünü kaybetmemek. Sitare’yi benim için ilginç kılan şey; buralara nasıl geldiğini de görecek olmamız. Belki de bir yüzleşme yaşayacak kendiyle. Çünkü ‘O Kız’, onun kendi içinde, kendi hayatına dair de çağrışımlar barındırıyor. Sitare bir anda kariyerinin yönünü değiştiren biri aynı zamanda.
Bir insanın bir şeyden küt diye vazgeçmesi bana genellikle cesaretten çok, bıraktığı şeye yeterince tutkuyla bağlı olmadığını düşündürür. Sizce vazgeçmek cesaret midir, az tutku mudur?
Bence hayatta her şeyden vazgeçilebilir. Çok sevilen bir iş, eş, her şey buna dahil. Artık o her neyse, size zarar veriyorsa, gelişiminize hizmet etmiyorsa, aynı şekilde sizin ona verecek bir şeyiniz kalmadıysa, bu ilişki, bu bağ her neyse ve toksikleşmişse artık ona sıkı sıkı tutunmaya devam etmeye gerek yok bence. Şairin de dediği gibi, “Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de…”
Sizin bu hayatta en çok beslendiğiniz şey ne?
“Hayatımdan eksilse ben, ben olamam” dediğiniz bir şey var mı? Valla yok sanırım ya… Daha doğrusu bana bunu 10 sene önce sorsanız başka bir şey söylerdim, şu an başka şeyler söylüyorum. Ama mesleğim benim için çok önemli tabii. Düşünme biçimimi şekillendiren, benim şu anki ben olmama sebep olan en önemli şey diyebilirim rahatlıkla.