Kendi yaşamınızda rolünüzdeki gibi takıntılarınız, olmazsa olmazlarınız var mı?
İş konusunda biraz obsesif olabilirim. Mükemmeliyetçiyim fakat hırslı değilim. Genelde sürecim kendime meydan okumakla geçmiştir. Oyunculuğun bir etkisi de yargısızlıktır. Bu da ister istemez insanın günlük hayatında sürdürdüğü bir alışkanlık oluyor. Takıntılara karşı farkındalık geliştiriyorsun. Aslında obsesif kompülsif potansiyeli olan biriyim. Babam da öyleydi fakat bizim gibi performans içerikli mesleklerle uğraşan insanlarda bu bir artıya dönüşebiliyor. Obsesyon bende araştırma güdüsü olarak ortaya çıkıyor.Oyunculuk eğitimi almaya ne zaman karar verdiniz?Akademik anlamda çok kötü bir öğrenciydim ve bir sürü şey yapmaya çalışıyordum. Annem beni yönlendirdi. Pera Güzel Sanatlar’da tiyatro eğitimi almaya başladım. Lisenin ikinci senesinde de İngiltere’ye gittim. Londra’daki University of the Arts’ta kompozisyon, caz tarihi, ışık, sahne sanatları, ses, nefes gibi kapsamlı eğitim aldım. İkinci senemden sonra bilgilerimin demlenmesi için boş sene hakkımı kullandım. Sonra Royal Academy of Dramatic Arts’ın hazırlık eğitimine katıldım. Ardından Oxford School Of Drama’da bir senelik eğitim aldım. Türkiye’ye geldim ve son iki senede de oyunculuğa başladım.15 yaşında gitmişsiniz İngiltere’ye. Okurken çalıştınız mı?Garsonluk ve bulaşıkçılık yaptım. Haftanın iki-üç günü okul sonrası çalışıyordum. Bu şekilde çok fazla insanla tanışıp sohbet etme fırsatım oluyordu. Restoranda çalışmanın sevdiğim tatlı taraflarından biri de milkshake yapmayı öğretmişlerdi ve bütün gün içiyordum.
Bir aktör olarak kimlerden ilham aldınız?
Yargılanmayı umursamadan kendini ifade eden insanlar bende hayatım boyunca karşılık bulmuştur. Al Pacino’dan etkilendim çünkü o kendi parmak izini bulabilmiş bir aktör. Joaquin Phoenix değerli bir oyuncu. Paris’te tanıştık ve sohbet ettik. Tilda Swinton ve William Dafoe’ya da hayranım. Sosyal medya paylaşımlarınızda neredeyse bir profesyonel gibi piyano çalıyorsunuz...Nota okumayı bilmiyorum fakat çok seviyorum piyano çalmayı. Gelen herkesin üzerine bir şeyler yazdığı ufak bir keyboard’um var. Çocukluğumdan beri müzikle çok iç içeyim ve kulağım fena değildir. Piyano çalıp şarkı söylemeyi seviyorum.