Pelin Akil: Ben ‘Arka Sıradakiler’ dizisiyle başladım. Tanınma kısmını hiç düşünmemiştim. Ve izlenilen her şeyin ciddiye alınmasına çok şaşırmıştım. Hollanda’dan gelen bir kızı oynuyordum, sokakta çevirip “Defol git ülkene, burada ne işin var, senden nefret ediyoruz” diyenler bile oluyordu. Nasıl bir şeyin içindeyim diye çok strese girmiş, çok korkmuştum. Zamanla alıştım. Bunun işin bir parçası olduğunu anladım.
Burak Yörük: 6 yaşımdan beri bu işi yapıyorum. 22 seneyi devirdim koşturmacanın içinde. Benim de bu sektördeki en büyük savaşım kendim olmaktı. Doğal olmak istiyorum, aksi bana garip bir anksiyete veriyor, olmadığım bir şeyi yaşamaya çalışmak zor geliyor. İnsanlar için değer yargıları oturtmaya çalışan biri değilim, birileri için doğru bir şey yapmaya çalışmıyorum, kendim için doğru şeyi yapmak istiyorum.
Pelin Akil: İnsanız, bizim de hatalarımız olacak, biz de yanlış bir şey söyleyebiliriz, biz de düşeriz, kalkarız… Hep böyle iyi olmak zorunda mıyız? Hem kendin olmak istiyorsun hem de yanlış yapmaktan korkuyorsun bazen. Bu da Burak’ın da dediği gibi çok zor. Mental yorgunluk
◊ Peki sen Kaan, sen ne umdun ve ne buldun bu sektörde?
Kaan Mirac Sezen: Bu yolda aslında hepimiz var olma mücadelesi veriyoruz, bir yandan da yansıttığımız bir kişiliğimiz var. Ben olabildiğince bunların birbirine paralel gitmesini umut ediyorum. Ne bulduğuma gelirsek, daha bulamadım, bulmaya çalışıyorum.
Pelin Akil: Hep de bulmaya çalışacaksın, ben hâlâ çalışıyorum. Burak Yörük: Bu arada hazır ol, bulamayacaksın (gülüyor).
◊ Meslekleriniz gençlerin de gözbebeği işlerden. Siz nasıl anlatırsınız?
Kaan Mirac Sezen: Bence kolay değil. Yaptığın her şeyde bir hata görüyorsun. O hatayı örtemezsen veya kendini o konuda geliştiremezsen bu sefer sektör sana hiç nazik davranmıyor. Bu kadar kısa sürede bunu gördüm.
Pelin Akil: Bu mesleği yapacaksan, hep araştırma ve gözlem içinde olacaksın. Deneyeceksin, izleyeceksin, hiç pes etmeyeceksin… Olduğun yerin de sana yeterli gelmemesi gerekiyor. Bir de hiçbir şey göründüğü gibi değil. Hep de onun ironisini yapmaya çalışıyorum. Bugün de bir story çektim mesela, bu çekim için hazırlanmış halimle “Arkadaşlar bu sabah böyle uyandım” diye.
Pelin Akil: Aşk bir yelkenliyle deniz yolculuğuna benziyor, Burak Yörük: İnişli çıkışlı, bazen durgun, bazen dalgalı,
Kaan Mirac Sezen: Zakkuma benziyor, dışı güzel, içi zehirli Burak Yörük: Ne iş yaparsan yap, zorluklarla karşılaşacaksın. Bazen iş hayatındaki arkadaşların zorluk çıkartacak, bazen senden fazla yetkisi olan insanlardan rahatsız olacaksın, anlaşacak ya da anlaşamayacaksın. Bu bir iletişim, insanlarla yaşıyoruz ve çarkların birbirine oturması gerekiyor. Ama hepimizin bağlı olduğu başka çarklar var, onların hareketine göre bazen takılı kalabiliyoruz, o dişliler kırılabiliyor. Bizim işimizin zor kısımlarından biri çok fazla insanla yapılması. Bu yüzden mental bir yorgunluk var. Oynadığın karaktere bürünmen, bir süre sonra artık onun gerçek hayatına karışmaya başlaması gibi…
Benim hayatımda Tuana (Yılmaz) var, o beni tolere ediyor, anlıyor, destek oluyor, işimi kolaylaştırıyor. Ama mesela Pelin’in ikizleri küçükler, onların anlama ihtimali yok. Ekranda canlandırdığın karaktere bürünüp sonra salise farkıyla çocuklarıyla ilgilenmesi gerekebiliyor.
Pelin Akil: Bazen gerçekten kafayı sıyıracak gibi oluyorum, oturup ağladığım çok oluyor. Kendi kabuğuma çekilip “Ben ne yapacağım, nasıl mücadele edeceğim” diyorum. İş, ev, müzikal, dizi seti… Sonra çocuklara koşuyorum, devreye annelik giriyor. Bunların arasında müzikal benim için nefes aldığım ve her şeyden sıyrıldığım bir alan oldu.
Burak Yörük: Evet, burası üçümüzün de nefes aldığı yer, alan.