New york'ta yaşamanın zorlukları!
Devasa gökdelenleri, Özgürlük Heykeli, kozmopolit yapısı, ihtişamla fakirliğin iç içe olduğu bir şehir. New york… Pek çoğumuzun görmeyi merak ettiği hatta yaşamayı istediği bu görkemli şehirde yaşamak aslında hiç de kolay değil. David H Gevis, New york’ta yaşamanın zorluklarını ve günlük hayatta karşılaşılan sorunları anlattı. İşte New york’da günlük yaşamdan, çalışmaya hatta yemeye (George Clooney’in eşi Amal nasıl beslenerek formda kalıyor) kadar karşılaşılan o problemler…
Haberin Devamı
David H Gevis, Newyork’ta yaşamanın zorluklarını anlattı
/

Epey bir zamandır, New York'ta yaşayanları oldukça rahatsız eden bir problem söz konusu. Ve bu problem, onları giderek daha da rahatsız edecek bir kıvama gelmiş durumda. Küçümsenecek bir şey de değil. Çünkü bu durum nedeniyle, Manhattan'da çalışıp ekmeğini kazanan ve orada yaşayan pek çok Amerikalı, New York'u terk etmek zorunda kalıyor. Duruma dayanıp terk etmeyenlerin ise hayat standartları düşüyor. Yazının burasında bir not düşeyim de karışıklık olmasın. Benim New York'tan kastım, Manhattan adasının sadece bir kısmı; aşağıdan, Manhattan adasının okyanusla buluştuğu uç kısmından başlayarak, yukarıya, 120. caddeye kadar olan kısım… Doğu'da East nehri, Batı'da ise Hudson nehri ile çevrili olan alan bu.
CREAM DELLA CREAM İSTİLASI
/

Çünkü bu kent giderek cream della cream istilasına uğruyor. Yani sadece çok zenginlerin yaşayabildiği, kira ve ev fiyatlarının astronomik olduğu bir yerleşim birimi. Konuştuğum pek çok arkadaşım, kentteki kira artışlarından yakınıyor. New York dünyanın bütün ülkelerindeki zenginlerin en gözde kentlerinden biri. Bu şehirde bir ev sahibi olmak, dünya zenginler, için bir yatırımdan öte, bir çeşit güç gösterisi, bir anlamda önemli bir referans. Bu nedenle yüksek miktardaki sıcak parayı bu şehirdeki emlak piyasasına döküp, fiyatları yükseltiyorlar. Son ziyaretimde Chelsea civarında ev arayan bir arkadaşıma eşlik ettim de… Giriş katı-yarı bodrum kombinasyonlu, yüksek tavanlı, küçük bahçeli bir daireyi çok beğendi: aylık kirası 8 bin dolar.Central Park manzaralı dairelerin satış fiyatları ise akıllara zarar. Özellike Çin, Türkiye ve Güney Amerikalı zenginler, bu dairelere çok meraklı. 520 Park Avenue daki bir triplex dairenin fiyatı geçen yıl güz 130 milyon dolardı.
Haberin Devamı
/

Şimdi dünyanın onca ülkesindeki zenginler bu kente akın ettikçe, kentteki yerlilere alan kalmıyor haliyle. Eğer üst düzey yönetici değilseniz ya da bir finans şirketinde trader olarak çalışmıyorsanız Manhattan'da yaşamanız kolay değil. En kötü stüdyo dairenin fiyatı 2 bin dolardan başlıyor. İstatistiklere göre genç bir çalışanın gelirini yüzde 47'sini kiraya ayırması gerekiyor. Dolayısıyla çoğu Manhattan adası dışında çıkıp Manhattan'a en iyi erişimi olan yerlere; Hoboken'a, Brooklyn ya da Queens'e kaçıyor. Ama bu kaçış bu defa oralardaki fiyatları da çok yükseltiyor.Şöyle bir hesap yapalım, daha açık olsun: New York iş piyasasında, Üniversiteyi bitirmiş, yeni işe başlayanların aldıkları yıllık maaş; 45-65 bin dolar arasında değişiyor. Hadi onları bırakalım; diyelim ki profesyonel bir çalışansınız ve yıllık 100 bin dolar maaş alıyorsunuz. Bunun vergisidir, sigortasıdır, şusudur busudur çıkarınca, elinize 60 bin dolara yakın para kalıyor. Bu da ayda 5 bin dolara geliyor. Diyelim 2 bin dolar kira ile kendinize güç bela bir stüdyo buldunuz. Elde kaldı 3 bin dolar. E bunun yemesidir, içmesidir. Geriye pek bir şey kalmıyor aslında.
/

Bu durumda Manhattan'da çalışan insanlar ya Manhattan'ı terk edip başka kentlerde, eyaletlerde iş bakıyor ya da Manhattan adası dışındaki görece daha ucuz muhitlere taşınıyor. Manhattan ise zenginlere kalıyor. Bu nedenle giderek daha sıkıcı, daha uslu, daha terbiyeli ve daha tutucu bir kent halini alarak, Dubaileşiyor. New York özellikle yiyecek içecek sektöründe büyümeyi hedefleyen start-up şirketler için bir çeşit açık hava fuarı gibi. Yani bu şirketle bu kentte görücüye çıkıyorlar. Eğer yeterince iyilerse, iyi bir yatırımcı (venture capitalist) yakalayabilirler. Bir frozen yoğurtçu, bir kahveci, bir bilmem neci… Enteresan pek çok mekan açılıyor, kapanıyor ya da devam ediyor New York'ta... Burada kendilerini dünyanın her yerinden gelen tüketicilere ya da şehirde yaşayan eğitim düzeyi yüksek, bilinçli tüketicilere beğendirirlerse eğer, yükselirler. Çünkü New York'ta tutunurlarsa dünyanın, her yerinde tutunabilir, dev bir zincire dönüşebilirler
Haberin Devamı
Haberin Devamı
BİR ZAMANLAR YAŞADIĞINIZ KENTE TURİST OLARAK GİTMEK
/

İnsanın bir zamanlar yaşadığı kente turist olarak gitmesi biraz gerçekdışı bir durum gibi geliyor bana. Yıllarca yaşadığım New York'a ilk kez turist olarak gittiğimde, kendimi kırlarda kelebek peşinde koşturan Japon yapımı bir çizgi filim karakteri kadar gerçekdışı bulmuştum. Hala da her gidişimde aynı şeyi hissediyorum. Belki de bu absürd his nedeniyle, New York ziyaretlerimden oldukça keyif alıyorum. Ancak bu ziyaretlerin biraz da melankolik bir macera olduğunu söylemeliyim. Eski kentinizle buluşmak bir zamanlar kavga-dövüş bir ilişki yürüttüğünüz eski eşinizle, sakinleşmiş iki arkadaş olarak buluşmak gibi bir şey. Kent daha hafif geliyor size. O'nu eskisi kadar ciddiye almıyorsunuz. Beklentileriniz çok düşük. Sizi germiyor. Geldiniz gideceksiniz, gördünüz ayrılacaksınız. Nitekim New York'ta yaşayan arkadaşlarımın alamadığı türden bir haz bu... Ama bazen bastırmaya çalışsanız da eski anılarınız depreşebilir, şehrin sokaklarındaki o eski görüntüleriniz geçebilir gözlerinizin önünden ve içinize bir gece mavisi çöker…
/

Ben sabahları, Manhattan 29. Sokakta, kaldığım apartman dairesinden çıkıp, 8. cadde üzerinden, Central Park'a yürüyüşe giderken, arkadaşlarım işe yetişmek için metro istasyonlarına koşturuyor. İşe yetişme derdi yaşamamak ne büyük bir lüksmüş. Orada geçirdiğim her gün en sevdiğim şeyi yaptım. Boyuna yürüdüm. Manhattan'ın geniş kaldırımlarında yürümek, bitmesini istemediğiniz renkli bir müzik videosunun içine dalmak gibi. Son derece yaratıcı-farklı giyinen İnsanların stillerini çaktırmadan incelemek, birbirinden çekici dükkanlara girip, bin bir çeşit şeye bakıp, çıkmak; insanı müthiş eğlendiriyor, ufkunu açıyor. Kentin kendisi güncel bir sosyal antropoloji müzesi zaten… Bu arada bildiklerim arasında yürümesi en zevkli metropollerden birinin New York City olduğunu söyleyeyim.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
AMAL CLOONEY'İN FORMDA KALMA SIRRI
/

New York'daki restoranlarda gün geçmiyor ki yeni bir trend kendini göstermesin. Şehre gelen yabancılar, restoranlardaki porsiyonların büyüklüklerinden yakınır. Bazı Amerikalılar ise New York'un lüks restoranlarındaki porsiyonların küçüklüğünden şikayet eder. Ama yabancılar hala bu konuda yakınmacı. Nitekim bu yakınmalar sonuç verdi ve yepyeni bir trendin başlamasına sebep oldu. yarım porsiyon isteme trendi. Tıpkı bizdeki esnaf lokantalarında uygulanan yöntem gibi; az pilav, az makarna... Bu trende gaz verenlerden bir de gittiği restoranlarda yarım porsiyon isteyen George Clooney'in eşi Amal Clooney. Ancak bu gidişattan memnun olmayanlardan biri de benim. Çünkü bu psikolojik baskı, restoranların normal porsiyonlarını küçültmelerine sebep oluyor. Örneğin brunch için gittiğim Market Cafe'de yediklerim bir harikaydı ama doydum mu… Hayır. Çıkınca Murray's Bagels'a uğrayıp, somon fümeli-krem peynirli bagel (simit-açma benzeri bir şey) yiyerek kendime geldim