◊ Öncelikle yeni projeniz “Yargı” hayırlı uğurlu olsun. Bu denli izlenen, çok konuşulan bir dizinin kadrosuna dahil olmak size ne hissettiriyor?
- Teşekkür ederim. Harikalar diyarına giriş yapmış gibi hissediyorum kendimi. Parıltılı, nefis bir matematiği olan ve merak uyandıran, harika bir hikâyenin içinde olmak çok özel hissettiriyor. Bununla birlikte kaliteli ve vizyonu olan bir yapımcı, yönetmen, senarist ve oyuncu kadrosunun bir parçası olmak heyecanı sürekli hale getiriyor. Tüm ekip özenle seçilmiş ve çok sıcak.◊ “Yargı” ekrandaki başarısını sosyal medyada da gösteriyor. Siz takip ediyor musunuz? Size gelen yorumlar nasıl?- Tabii ki takip ediyorum. Gerçekten ilgi çok büyük. Bunu ekibe dahil olur olmaz gelen yorumlardan görmeye başladım. Yurtiçinden ve yurtdışından yüzlerce mesaj geldi. Yorumların çoğu ise nasıl bir karakteri canlandırdığımla ilgiliydi.◊ Siz kadroya dahil olmadan önce izliyor muydunuz diziyi?- Böylesine merak uyandıran, seyirciyi sürekli düşünmeye ve komplo teorileri üretmeye iten, etkileyici müzikleri olan bir dizi izlenmez mi? Zevkle takip ediyordum.◊ Dahil olma süreciniz nasıl gelişti?- En son “Binbir Gece” ile 13 sene önce izleyicilerin karşısındaydım. İlerleyen zamanlarda diğer mesleklerime ağırlık verdim. Oyunculuk eğitimi aldığınızda ara verince burnunuzda tütüyor aktörlük. Ben de çok özlemiştim. Açıkçası teklif geldiğinde bayağı bir düşündüm, 1 saniye kadar! (Gülüyor)
◊ Diziye gizemli bir şekilde giriş yaptınız. Nasıl bir karakter bekliyor izleyiciyi?
- Aylin’in gizemli, merak edilen sevgilisini oynuyorum. Keşke gerisini ben de bilsem. “Yargı” bu. Birinci sezonu soluksuz izleyen herkes bilir; burada her an her şey olabilir.◊ Bir röportajınızda “Üç altın bileziğim var; oyunculuk, müzik ve dublaj” demişsiniz, biraz da bundan bahsedelim. 10 parmağınızda 10 marifet var...- Oyunculuğa 7, müziğe 9, seslendirme yapmaya ise 20 yaşında başladım. Ortaokulu Mimar Sinan’da, liseyi Bilkent Konservatuvarı’nda Trompet Ana Sanat Dalı’nda okudum. Ardından Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Çocukluğumdan beri hep bir arada yürüdü müzik ve oyunculuk. Okul dönemi başlayınca bunlara dublaj da eklendi. Her birini tutkuyla yapıyorum.◊ Siz kendinizi hangisine daha yakın ya da yatkın hissediyorsunuz?- Hepsini o kadar çok seviyorum ki, gerçekten her birinden aldığım haz bambaşka. Dolayısıyla hiçbirinden vazgeçemiyorum. Dönem dönem biri ön plana çıkıyor ki bu aslında iyi de oluyor.◊ Sanatçı bir aileden geliyor olmanın hayatınıza nasıl bir katkısı oldu?- Müzisyen bir anne-babanın oğlu olduğum için çok şanslı olduğuma inanıyorum.Seçtiğim meslekler özelinde hayata 1-0 önde başlamak gibi bir şey. Her sorunun cevap anahtarının arka sayfada olduğunu düşünün.◊ Sizin de bir oğlunuz var, onun sanatla arası nasıl?- Şan Tual. Adından sanatçı! (Gülüyor) O da 1-0 önde başlasın istedim. Şaka bir yana, çok şükür onun da yeteneği ve ilgisi var sanata. 5 yaşından beri dublaj yapıyor ve piyano çalıyor. Şu an 10 yaşında ve ilk oyunculuk tecrübesini çok yakında vizyona girecek olan “Gizemli Ada: Mençuna” filmiyle yaşadı. Eğitim almak istiyor ve elbette ki bunu çok destekliyorum. İnşallah tüm çocuklarımızın şansı bahtı açık olur ve sevdiği mesleği yapabilirler.