Kübra Doğru Ünlü yazdı! Yargı’nın 48. Bölümüne dair izlenimler

Kanal D ekranlarının sevilen dizilerinden YARGI pazar günü 48. bölümüyle izleyicilerle buluştu. Yapımını Ay Yapımın üstlendiği, başrollerini Kaan Urgancıoğlu ile Pınar Denizin paylaştığı, reyting rekortmeni dizi 48. Bölümüyle yine zirvedeydi.Öfke ve hayal kırıklığının hâkim olduğu bölümün senaryosunda ne diyordu? Yaşamlarımızın içerisinde belki de en çok sarf ettiğimiz iki sözcük adalet ve güven Sosyal medyada da çok konuşulan bölüm en çok #twiter da uzun saatler boyunca ilk sırada kaldı. Ceylin ve Ilgazın beklenilen bu noktaya geleceğini 47. bölümden anlamıştık. İzleyici nazarında cevabı net olan sorunun, dizinin baş karakterleri Ceylin ve Ilgaz arasında esaslı bir biçimde konuşulduğunda ne olacaktı? Cevaplar karşısında kim, hangi tutumu sergileyecekti? İzleyici katilin Parla olduğunu biliyor. Ceylin- Ilgazdan gizleyerek, Başsavcı Pars ve Komiser Eren, Ilgaz ve Ceylinden saklı katilin Parla olduğunu biliyor. Ve her grup ayrı açmazlar içerisinde. Bilgi kanıtlarla kesinleştiğinde var olan aile bağları sebebiyle kararda zorlanılacağı da aşikâr. İşte 48. Bölümünde çatışması tam burada başlıyor. Yargı bu bölümüyle Adalet herkese lazım dedirtti. İş bu noktada düğümlenince duygular, meslek ilkeleriyle çatışırsa ilişkilere nasıl tezahür eder, edecek? Hasılı Sevgili Sema Ergenekon bize empati yapın demiş, iyi de etmiş. Ceylin ve Ilgazın katilin Parla olduğunu konuştukları sahne, geceye damgasını vuran, müthiş bir yüzleşme sahnesiydi Çatışması, replikleri, oyunculukları... Aldatma, faydacılık, bencil, güvensizlik Bölümün tamamı Parla üzerinden devam ederken şu ölen çocuk adına en ufak bir düşünce, bir detay, yer almadı. Bu da bu bölümün ilginç gelen eksiklerindendi. Hayatı da kendi gibi çöp olduğundan mı yoksa zaten çöpe de atılmıştı, aman da canım ne gerek mi vardı? Ilgaz savcının şu cümlesi işte tamda bunu anlatmıyor mu? Adalet duygusunu kaybeden er ya da geç kendi dengesini de kaybeder Sosyal medyada 48. Bölümün en çok konuşulan repliğiydi.Ceyline kızanlar, Ilgazı savunanlar, Parlayı kurtarmaya çalışanlar, Yektayı öldürmek isteyenler çoktu. #yargı da #aradakalmak #ceylin #yekta #ılgaz #hashtag leri #twetterda çok uzun saatler ilk sıradaydı. Aşk mı, Adalet mi, Kanunlar mı, Aile mi Ceylinin çıkmazlarının kurgusu, günlük hayatın gerçekleri yine ustalıkla senaryoda bir aradaydı. Peki bütün bu aileleri ve aşkları arasında kalan olgular, durumlar, haller üzerine Ilgaz ve Ceylin ilişkisi nasıl şekillendirecek? Bir süre Ilgaz- Ceylin çiftinin mutlu, keyifli, birlikte olduğu sahneleri zor görürüz diye düşünüyorum. İki bölümdür çokça kulağımıza çalınan, ikili arasındaki bir başka diyalog; bebek beklentisi. Ceylin bu süreçte karşımıza hamile olarak çıkar mı? Bence çıkacak, sizce? Ceylin, hamile kalırsa ne olur? İlişkinin ve dizinin seyri nasıl değişir? bilemiyorum ancak bana öyle geliyor ki ilerleyen birkaç bölümde tüm bu söylediklerimi izliyor olmamız mümkün Diğer taraftan diziye yeni katılan Doğaç Yıldız Yani Ömer, başarılı bir oyucu. Ve yıldızını adeta kendi kendine gayretiyle parlatıyor. Özellikle bu bölümde canlandırdığı Yektanın nabız ölçme sahnesinde, patronunu boğmaya teşebbüsü performans olarak mükemmeldi. Kısa bir an La Casa De Papel de profesör karakterine benzettim. Sahnesini mükemmel yapan başka bir detay ise kostümleri ve detay kareleriBelki de tüm bunlar bana Álvaro Morteyi çağrıştırdı. Bazı sahneler o kadar sinematografik ki bazen tüm bölüm 25 ile 35 dakikaya indirgense, yeniden kurgulansa, izlediğimizin 10 katı daha lezzetli bir iş ortaya çıkarmış, çıkacakmış gibi geliyor. Parla adına alınan kararlar, yurt dışına çıkış hikayesi, Bosna Hersek biraz komik mi oldu, kötü mü oldu, şaka mı yapıldı, dalga mı geçildi, yani neydi, ne değildi, ya da niye böyleydi? Berkant, yani gazetecinin saldırıya uğraması, bıçaklanması zaten duyup gördüğümüz köşe sıkışınca biletin ilk kesildiği meslektaşlarım gazetecilerin başından geçen duyup görmek istemediğimiz sahnelerdendi. Ve keşke normalleştirmemek adına dizilerde görmesek dediğim bir sahneydiVe aslında ana teması birbirinden kötü, iyileştirilemeyecek ilişkileri olan bir ailenin yine aynı çözümsüz sorunlarından birine, kendince çözümler üretmeye çalışması. Diğer taraftan bu tür aileler, analar, babalar (bu bölümde Palanın Babasının etrafında olan bitenden bihaber hali insanı çilden çıkaran cinstendi) gelen çocuklar veya gençler ne yapsa ne etse kendilerini, o bahtsızlıklardan kurtaramıyor. Ceylinin değişmek istemesi, Parlanın katil oluşu, gibi Sonra işte Ceylin gibi kızlar evliliğini de arkadaşlığını da başkaca birçok vs. vs. sini aynı dizede kullandığı cümleyle kendi çıkarları bazen çıkmazlar için birilerini, bir şeyleri rahat kolay harcar, gömer gider. Ceylinde zaten öyle dedi ben buraya evliliğimi gömdüm de geldim dediği gibi... Dikkat edip uzak durulması gereken tiplerYoksa çok yorulur, çok aldatılırsınız. Ömrünüze de omuzunuza da gereksiz yük alırsınız. Hayatınızdan ne kadar erken çıkarırsanız o kadar huzurlarınsınız. Genel olarak hayatlarında hesaplı iyilikle yaklaşımları, mütemadiyen vicdanlı davranışa sahip olduklarından bahisle, nezaketli görüntülerinin ardına sakladıkları kibar zorbalıklarıyla, sizi baskılarlar. Farkında bile olmaz hatta elinizden gelen gelmeyen tüm desteğinizle daima yanlarında bile olursunuz. Bu kibar zorbalar, sizin, varlığınızdan, kan bağınızdan, dostluğunuzdan mağdur edebiyatı yaparlarken iliğinizden, beyninizden, aklınıza gelen gelmeyen her şeyinizden faydalanırken ruhunuzun olanları fark etmemesi içinde ayrıca gayret sarf ederler. İsterler ki sırtlarını döndüklerinde kendi istediklerinde istedikleri konfor alanlarında istedikleri süre ve halce sizi bulabilsinler. İyi niyet göstergesi olarak düşünmenizi sağlayacak diye tatlı dilleriyle, tam da bam telinizi kavuran, yakan, tatsız tasasız kurdukları cümleleriyle sevincinizde üzerler. En mahir oldukları yerde tam burasıdır. Çünkü kanından da olsa canından da olsa veya yanından da olsa, bunların hayatları, fayda – fayda üstüne kuruludur. (Ceyline bir ton laf ettim: ) ilerleyen bölümlerde sizce beni şaşırtır mı ?) Faydacılık demişken; bol bol gördüğümüz kamu spotu ve reklam işini, dizinin içine dahil etme fikrinden vazgeçilse başkaca bir çözüm bulunsa Bir de misal gelecek bölümde Sema Hanım bize Uğur Aslan dinletse; Mesela gelecek bölümün bir yerlerinde Tam da Ceylin- Pars- Derya ilişkileri onca çalkantılı hallerden geçerken, Eren Komiser başsavcı ve Ilgazı davet etse. Efkârlı bir gece yaşansa ve herkes kendisinin sevmeye engel evcil acılarını şöyle bir içlerini dökseler Aşktan, acıdan, aileden dertli üç adam bir büyüklerinin olduğu o sofrada akıllarını yoran nakliyecileri anlatsalar dertli dertli Sonra Eren Komiser duvardan bağlamasını alsa;Ahu gözlerini sevdiğim dilberSana bir sözüm var diyemiyorumBilmem deli miyim mecnun gezerimSırrımı ellere diyemiyorumDerdimi ele diyemiyorumDiye diye çalıp okusa, fena mı olur; hem belli mi olur, belki de olur? Gözünüz Türkiyenin Kanalı Kanal D de olurken, Yazılarım ve detaylar için CNNTURK.com'da İlk Bilen Siz Olun.