Kübra Doğru Ünlü yazdı! Üç kız Kardeş'in son bölümünde yaşananlar
Kanal' D'nin reyting “rekortwomen” i “Üç Kız Kardeş” yeni bölümüyle yayınlandı. Pek tabi ben de siz müdavim takipçileri gibi saat 20 :00 da ekran başındaydım. Her zaman olduğu gibi İclal Aydın nazikliğinde, duyarlılığında bir öykü güzellikleriyle bize sunulmuştu. Dizinin başarısı ve dizi içerisinde olanları değil de bugün sizlere izlerken nerelerden nasıl geçtiğimden bahsetmek istedim. Hayat bu denli hızla akarken, hiçbir şey yerli yerinde kalmazken, "Üç kız kardeşte” zaman farklı akıyor. Ve insan, bir hali, kendi içinde yaşarken anlayamıyor. Ancak, o halin, dışına çıkmayı başardığında durum tahlilini net yapabiliyor.
Haberin Devamı
/

İçinde yaşadığımız zamanın nasıl hızla akıp gittiğini, her şeyin nasıl değiştiğini, çoğu zaman değişimi yakalayamadan geçilen diğer değişimin içine düşmelerimiz... Son dönemde hepimizin sorunu. Herkesin dilinde. Anı yaşa mutlu ol. Eskiyi unut yeniye yer aç. Dijitali yakala. Teknolojiden uzak kalma, yararlan... İşte dün gece diziyi izlerken bir anda kendimi tüm bunlarla cebelleşirken buldum. Yıl 2022 Aralık 28, üç gün sonra 2023 olacak. Tam olarak az önce söylediğime "eş", düşen bir zamanlama. Yaşam gelen güncellemenin adı yeni yıl…
/

Yeni yılın ilk dakikalarında dijital güncellemelerde herhâlde elimizdeki telefonlara gelecek. Kullandığımız uygulamalar ön ve arka yüz değişimlerini yapacak. Eğitimlerinde online süreçleri yaşayanların mail kutularına ilk ‘pdf ‘dosyaları düşecek. Yeni yıl tebrik mesajları, telefonlarınızı maillerinizi dolduracak. Belki de on yıl önce edindiğin, tökezlese de hala kullanmaya devam ettiğin, elektronik eşyalarının sistem güncellemeleri, “teknolojik kapital sistem” gereği, yenilenemeyeceğinden artık kullanılmayacak, çöpe gidecek.
Haberin Devamı
/

Bak enflasyon %100 üstünü geçeli ne kadar oldu. Bir yıl içinde gözün, haber bültenlerinde kaç tane canlı savaş görüntüsüne denk geldi.Ömründen bu yıl kaç kişi gitti. Yoluna kaç kişi çıktı, kaç çiçek kokladın, bu yaz mesela o istediğin yazı yaşadın mı? Bırak birilerine bir şeylere yetmeyi, kendine bu yıl yetebildin mi? Kaç el tuttun, kaç düşeni kaldırdın. Mesela babanın ayağına bir bardak su götürdün, elinle ikram ettin, taşıdın mı? Kaç lira ev kirası yatırdın, kaç kere aracına benzin aldın, kaç kere ezan sesiyle güne başladın, kaç sofrada konuk oldun, karnın kaç kere doydu, kaç kere yüzün güldü, kaç kere gözyaşı döktün... Eklemek istediklerini ekle ve bir süre bence düşün... Sadece bir yılda kaç değişimi, kaç kere yaşadık yaşıyoruz, yaşayacağız...
/

Dün gece "Üç Kız Kardeş" i izlerken diziden çok bunlarla yoğruldum. Dizinin ya da İclal'in de yapmak istediği belki de bu bilemiyorum.Bir süre doksanlara geri döndüm. Yaşanılan değişimleri hızlıca düşündüm. Başım döndü, zaman yolculuğu dimağımı alt üst etti.Ne kadar hızlı geçti. Ne vakit yaşandı ve bitti... Ah canım Kübra, yaş alıyorsun, tatlım yarım asırlık falan oldun diyenleriniz; Elbet desin, tabi; Ve fakat, benim meselem, o senin dediğin yer değil:), şekerim... :) Zamandır gelir, geçer; Yaşamdır, yaşanır biter.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Dizide var olan o huzurlu, sükûnlu, sümbüllü, lavantalı, begonvilli, manolyalı; Tatlı rehavetten bahsediyorum. Çekim mekanlarının Ayvalık'ta olmasından mıdır, konunun Ayvalık'ta geçiyor olmasından mıdır bilemiyorum ama o rehavet, oyuna, oyunculara adeta her şeye sinmiş. Senaryonun içerisinde yoğrulurken, Türkan'ın kızlarına davranış biçiminden, irdelenen konulardan, iki ailenin meselelerini kendi aralarında çözme gayretinden, mahallede adı çıkan varlıklı beyefendinin sevgilisi olan hanımdan doğan çocuğundan, kızların sevdalıklarından, Mustafa'nın bitirim hallerinden, sokağın haminnesi Nezahet’ten, Almancı gencin başından geçen gençlik hatasından, geçtim. Geçerken kendi geçirdiklerim ile birleştim.
/

Değişimlerin çoğu hep daha güzeli, daha iyisi içindi elbet, ancak bir an, yitirdiğimiz ve bir daha asla geri gelmeyecek geçmişte kalan eski yeniliklerimizi bugünün hızına geçirebilmek istedim .... İşte bugüne döndüm, bir süper kahramanın yapamayacağı bir şey değil, ışık hızıyla az önce düşündüklerimi, sanal ortamda yapmam şu an için yüzde yüz mümkün. Bugünün bana sunduğu teknoloji ile bunu yapmam pek tabii mümkün... Bu duygu geçişleri bir süre sonra başımı döndürdü. Tekrar dizinin içerisinde kaybolmak isteyince Somer’in kullandığı aracın plakasına gözüm takıldı. "Yahu şu araç plakalarına, son dört rakam uygulaması ne zaman başlamıştı" diye hatırlamaya çalışırken, seksenlerin ortasında olduğunu eşim söyledi…. Dizinin adeta maskotu, doksanlara damga vuran o büyük değişim;"İlk Akıllı Telefonlar” diziyi ilk kez izleyenler için, 'yok canım, o ne artık' dedirtebilir. Fakat demesinler, bakın bir Kübra'ya şuncaları düşündürten dizi; sana neler yapmaz:) Deme, etme. Sergilenen oyunculuklar dahi, evet doksanlardaki gibi...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Rolü büyük büyük oynamalar, rol kesmeler. Uzun süre, anda ve resimde kalınan planlar, dönüşlerde, son replikten bağlantıyla akan yazılmış tekrar içerikli diyaloglar, diyaloglar, diyaloglar ve müzik... Fakat söylemeden edemeyeceğim, 31. Bölümün tango sahnesi müsamere için, gösteriye çıkan çocukların performansı gibi olmuştu sanki. Niye girdi, niye çıktı ...Sanki dediğim gibi bu özel planlamaları daha ayrıntı mı düşünsek, daha mı çalışılsa, aceleye getirmeden, "-mış" gibi olmadan...Yapılmak isteneni daha etkin kılıp, karakterler daha çok konuşulur olacaktır diye düşünüyorum. Bugünün insanı hız bağımlı tatlım "bu televizyon dizileri de baydı" diye, sakın ha düşünmeyin. Nedenini ayrıntısıyla aktarayım?
/

Fakat bunu anlayabilmen için bulunduğun plazadaki, grinin hâkim olduğu (ben oda diyorum da sen kesin ofis diyorsundur), işte o ofisten ve o oturduğun koltuktan bir ayrılman gerekiyor. Bir de akşam iş çıkışında takılacağın, "bir drink atarız, değil mi " dediğin, mekândan ve sana katılan o üç, beş küçük burjuva, arkadaşından da bir süre uzak durman lazım. Bir de kibrinden kendi biriktirdiği entelektüel birikiminden dahi uzaklaşmış kendini tanrılaştırmış akıl hocaların olan kimselerden de uzak kalman lazım.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Üç Kız Kardeş dizisi Şubat 2022'den yani Kanal D'de yayına girdiği ilk günden beri her hafta reytinglerde, totalde ilk üçün altına neredeyse hiç inmemiş. Dolayısıyla Türk televizyon izleyicisi, senin hızından, teknolojinden, değişiminden, dönüşümünden, gelişiminden, şu günlerin pek konuşulan yeni televizyonculuk akımı olan, dijital televizyonculuğundan bana kalırsa ‘net’ bir biçimde ‘banane senin dijital televizyonundan' diyor. Televizyon izleyici kitlesi yaşamı, bugün ile dün arasında yaşamayı seviyor. Kanal D'nin yapımları ve dizilerinin izlenirliğinin yüksek olmasındaki etken bu büyük dengeyi ölçülü bir biçimde kurgulamış olmasından geçiyor.
/

Yani demem o ki; sen istediğin kadar yeni yeni dijital kanallar aç; İstediğin kadar içerik üret veya bas paranı içeriği yanında üretenini satın al, dilediğin kadar film yayınla veya çek, istediğin kadar yeni yüzler yarat ve sevdirmeye çalış; Bir de üzerine gün geçtikçe zorlaşan ekonomik koşullar içerisinde senin dijital televizyonunu izleyenlere faturalar belirle. İşte o yüzden o işlerin bizde yürümesi, tutması biraz zor. Biz o nostaljide yaşamayı seven bir toplumuz. Bırak ana babalarımızı, gençlerimiz bile hala teknoloji ile bağını tam kuramıyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Dünya bunun üzerinde yürüse de yeni dünya düzeni bunun üzerine yeniden kuruluyor olsa da düzen değişse de bu alanda, genel halk tabanında var olan o büyük kitlede, Televizyon izleyicisinde karşılık bulmuyor. X, Y, X, Z hangi nesli nasıl tanlarsanız tanımlayınız bu nesillerin insanlarında dahi hala ‘ben teknoloji özürlüyüm' diyen o kadar çok ki... Ana babalarımızın birçoğu hala whatsApp'ı, Facebook'u hala teknoloji sayıyor.
/

Elbette bir kısım genç ve onların ebeveynleri hayatlarımızın vazgeçilmesi, aklımızı alan, akıllı sitemlerin ve sistemin "esirleri" olarak, sisteme, hizmette akıl almaz yetkinliklerdeyiz, içlerinde deha diyebileceğimiz donanım sahibi kimseler mevcut. Bırak, onu bunu şunu, “dijital art” diyerek neredeyse tuvalette gördüğü her hacetini sanatsallaştıranlarımız bile var. Hepsine tamam, hepsine eyvallah...Hepsi mümkün. Benim aktarmaya çalıştığım yer, yine klasik yayın ve yayımcılık alanından meseleye bakarak; şunu söylemek isterim.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Gazetenin, kâğıda yenildiğini anlatarak yok olacağını savunanlar ile her alanda her türlü dijital yayıncılığın; Karasal ya da Ulusal televizyon yayıncılığını yok edeceğini haykıranlara…Ne gazete ne klasik televizyon yayıncılığı asla yok olmayacak. Kusura bakmayın reytingler yanıldığınızı gösteriyor, gösterecek. Dikkatinizi çekerim.