Dersimli bir ailenin dokuz çocuğundan birisiniz. Erkeği bulana kadar devam mı etmiş anne-baba?- Aynen öyle! Ben dokuz çocuğun en büyüğüyüm. Sonuncumuz erkek.Şu anda kız kardeşler n’apıyor? Erkek n’apıyor?- Kocaman bir holding gibiyiz! Sevgi, yeminli mali müşavir. Kocasıyla beraber kendi şirketleri var. Yani muhasebemiz emin ellerde! Sevda, büyük bir özel hastanenin direktörü, yarı doktor sayılır. Sağlık işlerimiz de tıkırında. Eylem, bilgisayar mühendisi, yabancı sermayeli bir şirketin bilgi işleminin başında ve benim ofiste kullandığım programı dahi o yazdı ve bizim en zekimiz. Eskinin Yeter’i, şimdinin Özlem’i bankacıydı, son 10 yıldır benim ofisin yöneticisi. Kader, halkla ilişkiler yapıyor. Çilem ve Fatma, mali müşavir. Ve Murat, şahane bir müzisyen.Bu arada çok sıkı bir başarı öyküsü sizinki. Hukuktan önce hemşirelik okuyordunuz değil mi?- Evet. Hukuk okuyabilmek için para kazanmam gerekiyordu, o yüzden önce hemşirelik okudum. Fena da hemşire değildim! Hastalarım, “Pamuk hemşiremiz” diyerek yolumu gözlerlerdi. Beni ben yapandır hemşirelik. İnsanları tanıma, empati yeteneği hep hemşireliğin katkılarıdır. Avukatlık ise 5 yaşındayken, kasabamıza tayin olan savcı Nurhayat Hanım’ın bende yarattığı farklı ve güçlü kadın olma isteği. Onu görünce bunun yolunun da hukuktan geçtiğine inandım. Tabii ki başarıya giden yolda sen de, sevdiklerin de bedel ödüyor. Ama sonuca bakınca değiyor. Ben başarınca, benden sonra iki kız kardeşim de önce hemşire olup sonra üniversite eğitimlerini tamamladılar. Diğerleri ise, ablalarının onlara sağladığı imkânlarla çalışmalarına gerek kalmadan okudular. Onlara iyi bir rol model olduğumu düşünüyorum.Dersimli bir ailenin dokuz çocuğundan birisiniz. Erkeği bulana kadar devam mı etmiş anne-baba?- Aynen öyle! Ben dokuz çocuğun en büyüğüyüm. Sonuncumuz erkek.Şu anda kız kardeşler n’apıyor? Erkek n’apıyor?- Kocaman bir holding gibiyiz! Sevgi, yeminli mali müşavir. Kocasıyla beraber kendi şirketleri var. Yani muhasebemiz emin ellerde! Sevda, büyük bir özel hastanenin direktörü, yarı doktor sayılır. Sağlık işlerimiz de tıkırında. Eylem, bilgisayar mühendisi, yabancı sermayeli bir şirketin bilgi işleminin başında ve benim ofiste kullandığım programı dahi o yazdı ve bizim en zekimiz. Eskinin Yeter’i, şimdinin Özlem’i bankacıydı, son 10 yıldır benim ofisin yöneticisi. Kader, halkla ilişkiler yapıyor. Çilem ve Fatma, mali müşavir. Ve Murat, şahane bir müzisyen.Bu arada çok sıkı bir başarı öyküsü sizinki. Hukuktan önce hemşirelik okuyordunuz değil mi?- Evet. Hukuk okuyabilmek için para kazanmam gerekiyordu, o yüzden önce hemşirelik okudum. Fena da hemşire değildim! Hastalarım, “Pamuk hemşiremiz” diyerek yolumu gözlerlerdi. Beni ben yapandır hemşirelik. İnsanları tanıma, empati yeteneği hep hemşireliğin katkılarıdır. Avukatlık ise 5 yaşındayken, kasabamıza tayin olan savcı Nurhayat Hanım’ın bende yarattığı farklı ve güçlü kadın olma isteği. Onu görünce bunun yolunun da hukuktan geçtiğine inandım. Tabii ki başarıya giden yolda sen de, sevdiklerin de bedel ödüyor. Ama sonuca bakınca değiyor. Ben başarınca, benden sonra iki kız kardeşim de önce hemşire olup sonra üniversite eğitimlerini tamamladılar. Diğerleri ise, ablalarının onlara sağladığı imkânlarla çalışmalarına gerek kalmadan okudular. Onlara iyi bir rol model olduğumu düşünüyorum.