“Almanya’da artık öyle bir duruma gelmiş ki, düğünlerde çıkıyor, çok komik fiyatlarla. ‘Ağabey, 5-6 bin kişi seni izleyecek.’ dedim. ‘Nasıl yani?’ dedi. ‘Ağabey sadece üniversite öğrencileri, gençleri göreceksin’ dedim. Buraya getirdik, açık havada konseri yapacağız, heyecandan tir tir titriyor. Ben de fazla heyecan yapmasın diye Şener Şen’i aldım yanıma kulise gittik. Şener Şen’i görünce tabii filmlerinden biliyor, biraz rahatladı. Perdenin arkasından baktı. Arada Şener Şen ile sohbet ediyorlar. Bana döndü, ‘Hasan bizim Abdallar yok. Onların parası yoktur. Onlar bir köşede kıvrılmıştır dışarıda. Sen onları ne yap et içeri sok.’ dedi. Dışarı çıktım. Açıkhava’nın dışında gerçekten 90-100 kişilik hemen Kırşehirli oldukları belli, esmerler, zaten birbirlerini tanıyanlar toplanmış, Neşet Baba’yı dinlemek için çimenlerin üzerine oturmuşlar. Onları içeri aldık, merdivenlere oturttuk çünkü yer yok. Onlar Neşet Baba çıkınca iç ceplerinden kaşıkları çıkarttılar bir şov yapmaya başladılar, inanamazsın. Ondan sonra rahatladı. ‘Neşet ağabey bak aldık. Hadi sen çık. Rahatla. Bak 30 yıl sonra konser veriyorsun.’ dedim. Bu arada basın yıkılıyor, Neşet Usta 30 yıl sonra ilk defa Açıkhava’da büyük konser veriyor, diye. Şener Şen, ‘Sen bundan sonra Ankara, İzmir, Kırşehir konserleri de yaparsın’ dedi. ‘Yok, Hasan’ı kıramadım. Bu deli çocuk beni getirdi. Tövbeler olsun. Ben dönerim’ dedi. Bu arada Ankara, İzmir, Kırşehir konserlerini yaptı. Sonra Neşet ağabey Şener Şen’i görünce, ‘Vallahi doğru söylüyormuş.’ dedi.”